Doç. Dr. Nermin Bayar, beyin kanaması, inme gibi ciddi riskleri olan yüksek tansiyon hastalığının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirtti.
TÜRKİYE'de her 3 yetişkinden 1'i hipertansiyon hastası ancak büyük bir bölümü, bunun farkında değil. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Eğitim Görevlisi Doç. Dr. Nermin Bayar, Türkiye'de her 100 yüksek tansiyon hastasının sadece 10'unun kontrol altına alınarak ideal tansiyona ulaşmış durumda olduğunu belirtti.
Doç. Dr. Nermin Bayar, beyin kanaması, inme gibi ciddi riskleri olan yüksek tansiyon hastalığının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirtti. Doç. Dr. Bayar, 140-90 üzerindeki değerlerin, yüksek tansiyon (hipertansiyon) olarak kabul edilip tedaviye başlama eşiği olduğunu söyledi. Yüksek tansiyonun kontrol edilebilir bir hastalık olduğunu aktaran Doç. Dr. Bayar, “Türkiye'de 18 yaş üstündeki 3 yetişkinden biri yüksek tansiyon hastası. 100 hipertansiyon hastasını ele aldığımızda, bunun yarısı tansiyon hastası olduğunu biliyor. Hastalığını bilenlerin de yarısı ilaç kullanıyor. İlaç kullananların da ancak yarısının tansiyonu istediğimiz düzeylerde. Dolayısıyla 100 yüksek tansiyon hastasının ancak 10'u ideal tansiyona ulaşmış durumda. 90 hasta ya farkında değil, ya ilaç almıyor, ya ilaçları düzenli kullanmıyor ya da ilaçları yeterli değil" dedi.
BELİRTİSİ OLMAYAN HASTA İLAÇ KULLANMIYOR
Her yetişkin bireyin, hiçbir şikayeti olmasa bile yılda en az bir kez tansiyonuna bakılması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Bayar, "Yüksek tansiyon birçok hastada belirti vermiyor. Belirti verdiği hastalar ise baş ağrısı, nefes darlığı gibi sorunları hissediyor. Ama birçok hastada bu hastalık sinsi şekilde devam ediyor. Şikâyeti olmadığı için hasta tansiyonuna baktırmıyor. Baktırsa da 'Benim şikâyetim yok' deyip ilaç kullanmıyor" diye konuştu.
Yüksek tansiyon hastası olmamak için değiştirilebilir ve değiştirilemez faktörler olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Bayar, "Mesela yaşla birlikte damarlarda sertleşme beklediğimiz bir durum. Tansiyon da yaşla birlikte artıyor" dedi. Doç. Dr. Bayar, yüksek tansiyon hastası olmamak egzersizin önemine dikkat çekti ve "En önemli şey hareketsizlik ve obezite. Hayatımıza mutlaka egzersizi katmamız gerekiyor. Sağlıklı beslenme önemli. Ağır, tuzlu, yağlı gıdalardan kaçınmak lazım" şeklinde sıraladı.
GÜNLÜK 1 ÇAY KAŞIĞI TUZ YETERLİ
Yüksek tansiyon hastalığının önlenmesinde tuz kontrolünün çok önemli olduğunu ifade eden Doç. Dr. Bayar, "Aslında ülkemiz bu konuda çok yol aldı. Birçok şeyde tuzu kıstık. Bir insanın günlük tuz ihtiyacı 5 gramdır. Yani bu da bir çay kaşığı dolusu tuzdur. Ama gizli tuza dikkat etmek gerekiyor. Ekmekte, yiyeceklerde, salçada, turşuda da tuz var" dedi. Potasyum, kalsiyum ve magnezyumdan zengin gıdalar tüketilmesi gerektiğini de kaydeden Doç. Dr. Bayar, "Muz, süt, süt ürünlerinin tüketimini artırmak gerek. Çünkü hipertansiyona karşı koruyucu etkileri var. Sigara içimini kesmek, alkol tüketimini kesmek ya da azaltmak önemli" ifadelerini kullandı.
KADINLARDA MENOPOZDAN SONRA ARTIŞ GÖSTERİYOR
Kadınlarda menopoza kadar olan dönemde yüksek tansiyon görülme sıklığının erkeklere göre az olduğunu söyleyen Doç. Dr. Bayar, "Ama menopozla birlikte kadınlarda ortaya çıkan yüksek tansiyon, erkeklerle aynı oranda. Hatta 65 yaşına doğru hipertansiyon kadınlarda, erkeklere göre daha sık görülüyor" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.