Esat gitti. 13 yıldan bu yana süre gelen iç savaşın Suriye halkında oluşturduğu yılgınlık bu gidişi kolaylaştırdı. Bu savaş Suriye’de yaşamı cehenneme çevirdi. Yeni bir yönetim yaşam koşullarını belki düzeltir umuduyla Suriye halkı bu gidişe onay verdi. Aslında Esad’ın gidişine Amerika, İsrail ve Türkiye zemin hazırladı. Amerika ve İsrail, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında, İsrail’in güvenliğini sağlamak amacıyla, Türkiye hem İsrail’in güvenliği sağlamak, hem de Suriye’de siyasi İslam’ı egemen kılmak için Esad’ı gönderdi. İsrail’in güvenliğini sağlamak ve halkının çoğunluğunun Müslüman olduğu ülkelerin siyasi İslam’la yönetilmesini hayata geçirmek Siyonist bir projedir. Bu projeyi Siyonistler dünya egemenliğini ele geçirmek için üretmişlerdir. Siyonistler asıl amaçlarını dünya kamuoyundan saklamak için bu projeyi demokrasi ve insan haklarıyla ambalajlayın, dünya kamuoyuna öyle sunuyorlar.
Türkiye ve Suriye, dostluktan da ileri, kardeş iki ülkeydi. Bir gecede “kardeşim Esad” “katil Esed” oluverdi. Bu pek anlaşılır bir şey değildi. AKP’li Cumhurbaşkanı Esad’ın halkına zulüm yaptığını ve bu nedenle iktidardan gitmesi gerektiğini söylemeye başladı. Esad’a kardeşim derken, Esad Suriye’yi aynı şekilde yönetiyordu. Esad’ın yönetiminde bir değişiklik olmamıştı ama “kardeşim Esad” “katil Esed’e” dönüşmüştü. Esad’ı göndermek için silahlı teröristlerden oluşan bir ordu kurup Esad’a karşı savaşa başlattık. Bu davranışımızı Türkiye kamuoyuna Suriye halkını özgürleştirmek için yaptığımızı açıkladık. Aslında amaç Suriye halkını özgürleştirmek değil, Suriye’de siyasi İslam’ı egemen kılmaktı. Bu bize çok pahalıya mal oldu. Suriye’de devlet otoritesinin sarsılması, güney sınırlarımızda, teröristlerin sınır güvenliğimizi tehdit eden bir ortam hazırladı. Sınır güvenliğimizi sağlamak için askeri operasyonlar yapmak zorunda kaldık. Bu bize şimdiye kadar 283 şehide mal oldu. Bu işin maliyeti de küçümsenmeyecek boyuttadır. Suriye’deki iç savaşı bütün gücümüzle destekledik. Neticede milyonlarca insanın işini, aşını, evini barkını terk ederek mülteci konumuna düşmesine neden olduk. Ektiğimizi biçmek zorunda kalarak milyonlarca Suriyeli göçmeni kabul etmek zorunda kaldık. Bu insanlar için 200 milyar dolar harcadık. Bunlar için yapılan sosyal yardımlar hariç. Bugün içine düştüğümüz ekonomik sıkıntıların en önemli nedenlerinden biride bu akıl almaz Suriye politikasıdır.
Neticede Amerika ve İsrail’in eğitip donattığı HTŞ denen örgüt Suriye’de yönetimi ele geçirdi. Şimdi biz bunu bizim zaferimiz olarak Türkiye kamuoyuna açıklıyoruz. Bu kamuoyunu aldatmaya dönüktür. Suriye politikası bize maddi ve manevi bakımdan çok pahalıya mal olmuştur ve halen olmaktadır. Bu politikayı başarı imiş gibi sunmak sadece bir aldatmacadır. Hiçbir kazanç sağlamadığımız bir eylem nasıl başarı olur, bunu anlamak olanağı yoktur. Halkını aldatan iktidarların sonu hüsrandır.
25.Aralık.2024
Pendik
Emin Varol