İnanç; insanın yaşam tarzını belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Belki de en önemlisidir. İnsan yaşam tarzını inancının kurallarına göre düzenlemeye çalışır. İnsanın inandığı gibi yaşaması huzurlu bir yaşamın nedenidir. Ancak, hayatın gerçeklerine ve bilime dayanmayan değerlerin oluşturduğu inanç huzurlu bir yaşamın değil, tam tersi, huzursuz bir yaşamın nedenidir. Hayatın akışından doğan sorunların çözümü, hayatın gerçeklerinden kaynaklanmalıdır. Bilime dayanmayan ve hayatın gerçeklerine uyum sağlamayan hiçbir şey çözüm olamaz. Bunun içindir ki; hurafelerle dolu bir inanç insanlara sadece huzursuz bir hayat bahşetmekten başka bir işe yaramaz. Bütün bir ömrün sorunlarla dolu geçmesine neden olur. Dünyada sayısız inanç vardır. Herkesin kendine göre bir inancı olduğunu söylemek büyük bir abartı sayılmaz. İnanç pozitif bilimler gibi deneylerle doğruluğu kanıtlanabilecek bir şey değildir. Herkesin inancı kendine göre doğrudur. Kendi inancını başkasına empoze etmek büyük bir sorumsuzluktur. Eğer inancın doğru değilse, doğru olmayan inancı bir başkasına empoze ederek onun bütün bir ömür hayata yamuk bakmasına neden olursunuz. İnsanlar serbest iradeleriyle inanmalıdır. Hiçbir baskı altında kalmadan, kendi akıl ve mantığını kullanarak inanç sahibi olmak, hayata bakışını kendinin belirlemesi demektir. Sorumluluk ona aittir. Bunun için akıl ve mantığını kullanma düzeyine gelmemiş olanlara inanç eğitimi verilmemelidir.
Bir insanı sakat bırakarak hayatını güçleştirmek nasıl bir suç ise, insanlara yanlış inançlar empoze ederek hayatlarını güçleştirmekte aynı şekilde suç kabul edilmelidir. Özellikle çocuklara din eğitimi vermek son derece sakıncalıdır. Çünkü çocuk henüz akıl ve mantığını kullanma düzeyine ulaşmış değildir. Kendisine söylenenleri doğru kabul eder. Çocuk bir kamera gibi işittiklerini ve gördüklerini kaydeder. Kendisine söylenenlerin doğruluğunu veya yanlışlığını irdeleyemez. Kandırılmaya çok yatkındır. "Çocuk mu kandırıyorsun?" sözü bu gerçeğin bir ifadesidir. Çocuk kendisine söylenen yanlışları doğru kabul eder ve şartlanır. Şartlanmış olarak yetişen bir insan inancının doğru olup olmadığını sorgulayamaz. Girmiş olduğu yanlış yolun farkında bile değildir. Artık bu yolun dönüşü yoktur.Hayat tarzını inancına göre düzenler. Bunun için dinciler din eğitiminin çocuk yaşta verilmesini için uğraşırlar. Onların amacı çocuğu, akıl ve mantığını kullanarak, sorgulama düzeyine gelmeden şartlandırmaktır.
Ülkemizde bir milyon çocuk tarikatların yurtlarında dini eğitim almaktadır. 5-6 yaşlarında çocuklar başlarında sarık sırtlarında cüppelerle ders görüyorlar. Bu yaşlarda şartlandırılan bu yavruların yarın terörist olmayacaklarını kim garanti edebilir.
Türkiye karanlığa doğru süratle sürüklenmektedir. Tehlikenin farkına varıp, bu gidiş durdurulmazsa gelecek kuşaklara karanlık bir Türkiye miras kalacaktır. Gelecek kuşakların geleceğini ipotek altına almak hiç kimsenin hakkı değildir.
20.Eylül.2020