Uyuşturucu artık okul civarında satılmaya başladı. Kullanma yaşı 12-13 e indi. Bu felaketin önlenmesi için topyekun bir mücadelenin başlatılması gerekiyor. Uyuşturucuyla mücadeleyi sadece polis ve jandarmaya bırakmakla başarıya ulaşılamayacağını yaşayarak öğrendik. Bir süre önce İçişleri Bakanı polislere "uyuşturucu satanların ayaklarını kırın, suçu bana atın" gibi laflar etti. Bakan polise "yargısız infaz" yapın diyor. "Yargısız infazın", bir hukuk devletinde düşünülmesi dahi söz konusu olamaz. Bu bir kararlılığın ifadesi olmaktan çok, hukuk devleti anlayışının, nasıl sefil bir konumda olduğunun kanıtıdır. Uyuşturucuyla, hukuk devleti anlayışı içinde, başarılı bir mücadelenin yürütülebilmesi için, önce bu mücadelenin hukuki zemini hazırlanmalıdır. Bakanın görevi polise "yargısız infaz" yapın demek değil, yasama organını devreye sokarak, mücadelenin yasal zeminini hazırlamaktır. Yasa hazırlanırken uyuşturucu imal edenlerin, satanların ve kullanılmasını teşvik edenlerin durumunu, insan haklarını göz önünde bulundurarak doğru değerlendirmek gerekir. Gençleri, para kazanmak için, yaşayan ölü konumuna getirenlerin insanlıkla ne bağlantısı olabilir? Bunlar gençlerin yaşama hakkını elinden alan bir takım yaratıklardır. Ölüm acıdır, ama bir seferliktir. Uyuşturucu bağımlısı olarak "yaşayan ölü" haline gelmiş olanlar, sürekli ölmektedir. Ailelerini, çevrelerini ve bir ulusu sürekli acı çekmeye mahkum etmektedir. Neyin uğruna? Para kazanmak için, gençleri felakete sürükleyen insan şeklindeki bir takım yaratıklar uğruna. Devletin birinci görevi insanların yaşama hakkını korumaktır. Bu hak uyuşturucu tacirleri tarafından çiğneniyorsa ve devlet bunu engelliye mi yorsa, meşruiyetini kaybetmiş sayılır. İnsanın yaşama hakkını güvence altına alan yasa, insan haklarına en uygun yasadır. Yasalar caydırıcı olmalıdır ve bu konudaki yasalar sıfır toleransla uygulanmalıdır. Çünkü burada bir neslin yaşama hakkı söz konusudur. Milletin gücünün önünde hiçbir engel duramaz. Uyuşturucu belasının ortadan kaldırılması için milletin gücünün devreye alınması gerekir. Medya yoğun ve etkili bir çalışma içine çekilmelidir. Yerel yönetimler devreye girmelidir. Okullarda bu konu ders olarak işlenmelidir. Bu konuda seminerler, açık oturumlar düzenlenmelidir. Camilerde bu konularda etkili vaazlar verilmelidir. Millet bu konuda gereği gibi aydınlatılmalıdır. Uyuşturucuyla mücadele eden bir narkotik şube var. Zaman zaman başarılı operasyonlara imza attığını basından öğreniyoruz. Ülkede uyuşturucunun yaygınlaşmış olması bugüne kadar yapılanların kifayetsizliğini kanıtlıyor. Ayakları yere basan ciddi bir "Uyuşturucuyla Mücadele Programı" hazırlanmalıdır. Program, milleti sorunun çözümlenmesi için devreye sokacak yapıda olmalıdır. Programın uygulanmasıyla, millet bu belanın temizlenmesi için bende sorumluyum diyecek konuma gelmelidir. Millet bir uyuşturucu vakası gördü mü veya duydu mu, adam sende bana ne dememeli ne yapılması gerektiğini bilmeli ve yapmalıdır. Millet siyasilerden hamaset içerikli nutuklar değil, uyuşturucu belasından ülkenin kurtarılmasını bekliyor.