Birleşmiş Milletlerin 1948 Soykırım Sözleşmesine göre soykırım suçunun varlığı konusunda parlamentolar karar veremez, yalnız yetkili mahkeme karar verebilir. Herhangi bir yetkili mahkemenin "Ermeni soykırımı yapılmıştır" diye bir kararı bulunmamaktadır. Böyle bir karar olmadığına göre Ermeni soykırımının varlığı söz konusu değildir. Bundan başka, İngilizler 1915 deki tehcir olayına soykırım kılıfı geçirmeye çalışmışlarsa da, yeterli kanıt bulamadıkları için başarılı olamamışlardır. Osmanlı arşivlerinden kanıt sağlayamayan İngilizler ABD'den arşivlerinden kanıt istemişlerse de soykırımla ilgili kanıt elde edememişlerdir. Birinci Dünya Savaşı sırasında ABD konsoloslarının vermiş oldukları raporlarda da "Ermeni Soykırımına" ait hiçbir bilgi yoktur. Soykırımı araştırmak için Osmanlı arşivlerini, Ermeni arşivlerini ve diğer ülkelerin arşivlerini tarihçilere açma önerimizde Ermeniler tarafından kabul görmemiştir. Çünkü, Ermeni Soykırımının emperyalist bir yalan olduğu gerçeği ortaya çıkacaktır. Birinci Dünya Savaşı sırasında emperyalistlerin oyununa gelen Ermeniler Çarlık Rusya'sı ile işbirliği yaparak Osmanlı ordusunu arkadan vurma ihanetini göstermişlerdir. Bunun üzerine önlem olarak bulundukları bölgeden, yine bir Osmanlı toprağı olan Suriye'ye göç ettirilmişlerdir. Savaş koşullarında bir takım trajik olaylar yaşanmıştır. Bu olayları soykırım olarak değerlendirmek tarihi saptırmak ve halklar arasında düşmanlık duygularını yaymaktan başka bir işe yaramaz. Ermeni lobisinin bu iftira kampanyasını bu boyutlara taşımış olması, emperyalist destekli, bir başarıdır. Ellerinde hiçbir kanıt olmadığı halde onlar bu işi başarırken, bizim hakkı savunmakta gösterdiğimiz acizlik akıl alır gibi değildir.
2013 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Dairesi kararı, 2015'te AİHM Büyük Daire kararı ve 2016'da İsviçre Federal Mahkemesi kararı olmak üzere 3 mahkeme kararında da "soykırıma yetkili mahkeme karar verir" deniyor.
Elimizin bu kadar güçlü olmasına karşın Ermeni lobisinin iftira kampanyasını etkisiz hale getiremeyişimiz dış politikadaki iflasımızın kanıtıdır. Bizim elçilerimiz, konsoloslarımız ne iş yaparlar? Örtülü ödenekten lobi faaliyetleri için harcanan milyonlar boşuna mı harcanır? Bizden olsunda odundan olsun anlayışı ile Dışişleri Bakanlığının kadrolarını dolduracak olursanız alacağınız sonuç hezimetten başka bir şey olmaz. Dünyanın neresinde görülmüş, hiç hariciye deneyimi olmayan bir hanımı önemli bir ülkeye büyükelçi olarak atamak. Adı rüşvete karışmış birini büyükelçi yapmak garabetini ancak dış politikanın önemini kavramaktan aciz olanlar yapar. AKP iktidarının ilk yıllarına kadar Türk dış politikasının dünyada bir saygınlığı vardı. Bir yalan ve iftira olan Ermeni soykırımını tanıyan ülke sayısı yok denecek kadar azdı. Bu iktidarın dış politikadaki acizliği bu iftira ve yalan kampanyasına ivme kazandırdı. Bugün neredeyse tüm dünya bu sözde soykırımı tanımış durumda. Bu AKP iktidarının acizliğinin başarısıdır. AKP'li Cumhurbaşkanının İhvancı tutumunun da bu başarıdaki payını küçümsememek gerekir.