Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Bir Diriliş Eri Sezai Karakoç” adlı etkinlikte konuşmacılar Yüksel Kanar, Zafer Anar ve Osman Bayraktar Sezai Karakoç’un kişiliğini, şairliğini, Diriliş dergisi serüvenini anlattı.
“Hayatından zikzak yoktu, baştan sona İslam davası için çalıştı.”
Moderatörlüğünü Yazar Aykut Nasip Kelebek’in yaptığı programda ilk konuşmayı Yazar Yüksel Kanar yaptı. Osmanlı Devleti’nin çöküşünü büyük bir medeniyetin çöküşü olarak nitelendiren Kanar: “Sezai Karakoç bu çöküşe ağıt yakmaktan çok, bizi bu çöküşe getiren sebepler neydi? Derdi buydu.” dedi. Konuşmasında Karakoç’un kişiliğine de değinen Yüksel Kanar, onu 50 yıldır tanıdığını belirterek “Onun hiç güldüğünü görmedim. Hep yüzünden bir hüzün vardı. Hayatından zikzak yoktu, baştan sona hayatını İslam davası için çalıştı.” şeklinde konuştu.
“O, deha değil, veli idi”
Konuşmacılar arasında yer alan Şair Zafer Acar ise Sezai Karakoç’un şairliğine değindi. Karakoç’un hep düşündüren şiirler yazdığını onun asla bir deha değil, bir veli olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: “Sezai şiirle düşünmüştür. Deha değildir, velidir. İlahi olanla bağ kurmak için şiirini yazar. İmam Gazali’de olduğu gibi ilham ancak veli özelliği olan şairlere gelir.”
“Neredeyse 24 saatini gençlerle geçirirdi”
Son konuşmacı Akademisyen Doç. Dr. Osman Bayraktar ise Sezai Karakoç’un 1960 yılından bu yana 30 yıl boyunca çıkardığı Diriliş dergisini anlattı. Dergiyi memur maaşı ile finanse ettiğini kimseden kaynak istemediğini vurgulayan Doç. Dr. Bayraktar, ihtilal sebebiyle iki sayı çıkarabildiğini 1966 yılından sonra yeniden dergi çıkardığı bilgisini verdi. Konuşmasında Sezai Karakoç’un kimseyle görüşmez algısının yanlış olduğunu söyleyen Doç. Dr. Osman Bayraktar: “Bu yanlış bir algı. O, neredeyse 24 saatini gençlerle geçirirdi.” dedi.