İstifa

Emin Varol

 

Erdoğan’ın dünyaya örnek olacağını söylediği ekonomik modeli çöktü. “Ben ekonomistim. Ekonominin kitabını yazdım. Faiz sebep enflasyon neticedir” safsataları son buldu. Yeni Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeceği kalmamıştır” diyerek, uygulanan ekonomik modelin akıl dışı olduğu gerçeğini ifade etmiştir. Yeni modelde; enflasyonu düşürmek için politika faizi artırılacak, yani “Nas var sana bana ne oluyor, faizi sıfırlayacağız” tezinden vazgeçiliyor. Kredi hacmi daraltılacak, kemerler sıkılacak. Serbest piyasaya dönüşte finansal kontroller yavaş yavaş kaldırılacak. Fiyat, kira, kâr sınırı üzerindeki kontroller son bulacak. Kamu ihalelerinde şeffaflık sağlanacak, rekabet koşulları tesisi edilecek. Kur Korumalı Mevduat, Merkez Bankasının döviz rezervi yeterli düzeye erişene kadar ve kur baskısı hafifleyene kadar sürdürülecek. Özet olarak Erdoğan’ın ekonomik modeli çöpe atılacak yerine yenisi gelecek. Erdoğan’ın Sat Ye, faiz sebep enflasyon neticedir, modeli milletin çok ağır bedel ödemesi sonucunu doğurmuştur. Enflasyon ateşi bütün mutfakları yakmış, döviz fırlamış, yoksulluk yaygınlaşmış, geçim sıkıntısı had safhaya ulaşmıştır.

Bu yanlışın yaratıcısı Erdoğan’dır. Sonuçtan sorumludur. Biraz sorumluluk bilinci varsa istifa etmelidir. Bu bedeli ödemesi devlet adamı olmasının gereğidir. Her hatanın bir bedeli vardır. Bu bedel ödenmediği taktirde işgal edilen makamın meşruiyeti tartışmalı olur.

Son seçimler demokratik açıdan çok tartışmalıdır. Seçim kampanyası meşru bir zeminde yapılmamıştır. İktidar devlet olanaklarını sınırsız kullanmıştır. Milletvekili adayı olan bakanlar görevlerinden istifa edip seçim yarışına katılmamışlardır. Bakanlık olanaklarını, hakları olmadığı halde, ölçüsüz kullanmışlardır. Devlet televizyonu iktidarın sözcüsü gibi kullanılmıştır. Erdoğan’a 48 saat yer verilmesine karşın muhalefet adayı Kılıçdaroğlu’na sadece 32 dakika ayrılmıştır. İktidar seçim kampanyasını yalan ve iftira üzerine inşa etmiştir. Bu kampanyaya karşın muhalefetin almış olduğu yüzde 48 oy başarı sayılır. Galip sayılır bu yolda mağlup değerlendirilmesi doğru bir değerlendirmedir. Ancak bu mazeretler seçimin kaybedilmiş olmasını mazur göstermez. Neticede seçim kaybedilmiştir. Bu neticenin bir muhasebesinin yapılması gerekir. Bu mağlubiyetin bedelinin ödenmesi gerekir. Bu parti kadrolarında yapılacak olan bir takım yetersiz kadro değişiklikleriyle geçiştirilemez. Kılıçtaroğlu’nun parti başkanlığı görevini bırakması gerekir. Bu Kılıçtaroğlu’nun başarısızlığının bir karşılığı olarak değerlendirilemez. Neticede bu seçimi kaybetmenin bir bedeli olarak değerlendirilmelidir. Demokrasinin gereği budur. Kılıçdaroğlu gönüllerde parti başkanı olarak kalacaktır. Kadroların değiştirilmesi başarısızlığın bir sonucu değil seçimi kaybetmiş olmanın kaçınılmaz sonucudur. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağını vadedenlerin önce demokrasinin gereğini parti içinde gerçekleştirmeleri gerekir. Ana muhalefet partisinin yeni bir açılıma gereksinimi vardır. Bu Türkiye için gereklidir.