İrtica

Emin Varol

 

 Kafası boynundan kalın olan, Ayasofya Başimamı, tosuncuk, Prof. Dr. Mehmet Boynukalın, "1921 ve 1924 Anayasalarında laiklik yoktu, devletin dini İslam'dı. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün, laiklik anayasadan çıkarılsın" buyurmuş. Bu ifade, Aydınlanma Devrimine karşı yapılan Karalanma Darbesinin geldiği yeri göstermesi bakımından dikkate değerdir. Devlet tüzel kişiliktir. Tüzel kişiliğin dini olmaz. Saltanatın kaldırılarak Cumhuriyete geçiş köklü bir devrimdir. 1921 ve 1924 Anayasaları bir geçiş döneminin geçici anayasalarıdır. O günün koşullarının zorlamasıyla "Devletin dini İslam'dır" ibaresinin anayasaya konulmuş olması bir zorunluluktu. Bu geçiş dönemi sona erdikten sonra yapılan ve Cumhuriyetin kuruluş felsefesine uygun olan Anayasada bu ibare anayasadan çıkarılmıştır. Cumhuriyetin fabrika ayarlarına dönmek "Devletin dini İslam'dır" ibaresinin anayasaya konmasını gerektirmez. Laikliğin anayasadan çıkarılmasını istemenin asıl amacı dinci ve faşist bir yönetimi hayata geçirmektir. Bu amaç yeni değildir, Cumhuriyetin kurulduğundan bu yana vardır.

Her devrim karşıtını yaratır. Saltanatın ve hilafetin kaldırılıp yerine Cumhuriyetin kurulmuş olması, fertleri padişahın kulluğundan, ülkenin onurlu özgür yurttaşları düzeyine çıkardı. Egemenliği, Allah'ın gölgesi olduğunu iddia ederek fertleri kul köle konumuna getirenlerin elinden alarak yurttaşa verdi. Egemenlik Allah'ındır diyerek, siyasi egemenlikle doğanın egemenliğini karıştıranlar, bu değişimi içine sindiremedi. Siyasi egemenliği dine dayalı bir konuma getirmek amacından vazgeçmediler. Aydınlanma Devrimiyle birlikte Karalanma Darbesi hazırlıkları başladı. Bu hazırlıklar sinsi sinsi ve sindire sindire ilerledi, nihayet bugünkü konuma geldi. AKP'nin iktidara gelmesiyle ivme kazanan hazırlıklar, bugün anayasa yapma aşamasına gelmiş bulunuyor. Dinci ve faşist bir yönetim olan siyasi İslam'ı bu ülkede egemen kılmak çabaları tüm hızıyla sürüyor.

Siyasi İslam'ı gerçekleştirmek için laikliği kaldırmak ön koşuldur. Bunun için laiklik yoğun bir saldırı altındadır. Bu işi başarmanın yolu, laikliği savunan fertleri, kurum ve kuruluşları etkisizleştirmekten geçer. Bu uygulama yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Önce AKP ve FETÖ çetesinin işbirliğiyle yürütülen bu uygulama 15 Temmuz'dan sonra AKP tarafından yürütülüyor. Önce Aydınlanma Devrimini savunan aydınlara, bilim adamlarına, gazetecilere, üniversite rektörlerine saldırdılar. Yalan, iftira ve düzmece delillerle davalar açtılar. Ergenekon kumpaslarıyla bu insanları etkisizleştirdiler. Yargı gücünü siyasi amaçları doğrultusunda kullanma alçaklığını sergilediler. İkinci hedef orduydu. Bunu da Balyoz, Askeri Casusluk, Komutanlara Suikast, Poyrazköy gibi kumpaslarla gerçekleştirdiler. AKP'li Cumhurbaşkanı, o zaman başbakandı, "Ben bu davaların savcısıyım" diyerek işin içinde olduğunu itiraf etti. Bugün uygulamada laik devlet rafa kalkmış durumda. Buna yasal bir kılıf hazırlamak peşindeler. Ama başaramayacaklar. Gelecek kuşaklara aydınlık bir Türkiye teslim etmek için kendini feda edecek, bu toprakların, çok çocukları var.