Mustafa Kemal, 1906 yılında Suriye bölgesindeki üstün hizmetleri nedeniyle “Beşinci Rütbe’den Mecidî Nişanı” almıştı. 12 Aralık 1916’ya gelindiğinde de Muş ve Bitlis cephelerindeki üstün başarıları nedeniyle, “İkinci Rütbe’den Mecidî Nişanı” aldı. İlginç olan; Mustafa Kemal Paşa’nın, bu ödülü, “Dördüncü ve Üçüncü Rütbe’den Nişan” sürelerini beklemeden almış olmasıdır. Bu, “hakkı teslim eden” bilginin ardından 7 Kasım-24 Aralık 1916 günlerini kapsayan “Günce” den devam edelim…
6 Aralık notları iki cümledir: “Arıburnu raporunu not ettirmeye devam. Mebadi-i Felsefe namında bir eseri okumaya başladım.” Şükrü Tezer burada bir açıklama yapar ve Rapor’un, Çanakkale-Arıburnu muharebelerine ait ve harp tarihine esas olacak rapor olduğunu belirtir. Mustafa Kemal Paşa’nın okuduğu eser de Fransızca bir felsefe kitabının Ahmet Naim çevirisidir.
7 Aralık… Mustafa Kemal Paşa öğleye kadar kitap okuyup akşam üzeri de hayvanları gördükten sonra Kolordu Karargâh binasının sahibi, eşraftan Sadık Bey’le buluşur. Birlikte kahve içerler ve ertesi gün ava gitmeyi kararlaştırırlar. Şu notu da yazar: “O esnada İstihkâm Yüzbaşısı Fuat Efendi geldi. Diyarbekir’den yaya gelmiş olduğunu, eşyasını manda arabası ile naklettiğini ifade etti.” Fuat Efendi eskiden beri tanıdığı bir subaydır. Yemekte birlikte olurlar. İstanbul’dan çıkalı iki buçuk ay olmuştur. “Bazı malûmum olan havadisleri tekrar etti.” şeklinde sonlanır günün notu.
8 Aralık… Topluca tavşan avına gidilir. Hava çok sislidir, batıya bir saat kadar yürüdükten sonra güneye yönelirler. “Saat 12’ye kadar 4 tavşan, 1 tilki tutuldu.” diye not düşer Mustafa Kemal Paşa. Kırda yenen yemeğin ardından Silvan’a dönülür.
9 Aralık… Mustafa Kemal Paşa ziyaretçilerini kabul eder. Erken saatlerde, Kolordu Zat İşleri Müdürü yüzbaşı Rauf Bey gelir ve Sadık Bey’in görüşme isteğini iletir. Mustafa Kemal Paşa görüşme isteğini kabul eder ancak Sadık Bey’in bir tay hediye etme isteğini kabul etmez. Daha önce Hacı Musa Bey’in kardeşi Nuh Bey tarafından hediye edilmek istenen tayı da kabul etmemiştir. (bkz. Günce-2, 20 Kasım notları) Ardından Kaymakam Vekili ve Kaymakam gelirler. Görüşme “iaşe” üzerine olacaktır. Tezer’in notuna göre Kaymakam, Diyarbakır’ın tanınmış simalarından Adil Tiğrel’dir.
10 Aralık notları; “Sabah pek ziyade bir nezleye yakalanmış kalktım.” diye başlar. Namık Kemal’in, “Makalât-ı Siyasiye ve Edebiye” adlı eserini tamamladığını belirten Mustafa Kemal Paşa, Arıburnu raporunu okutur. Neşet (Bora) Bey de Çapakçur cephesine ait muharebe takririni okur. Fuat Efendi’ye hayvanları gösteren Mustafa Kemal Paşa tekrar ikametgâhına döner ve “Kemal Bey’in Tarih-i Osmanî” sini okumaya başlar. Mehmet Emin Yurdakul’un Türkçe şiirleriyle, Tevfik Fikret’in “Rübab-ı Şikeste” (kırık saz) sinden “aynı zeminde bazı parçalarını okuyarak” bir mukayese yapan Mustafa Kemal Paşa şu notu düşer: “İkisi de başka başka güzel. Ancak Türkçe olanda da diğerinde de aynı derecede Arapça, Farsça kelimat var. Fark biri parmak hesabı, diğeri değil.” Burada kısa bir bilgi notu paylaşalım. “Parmak hesabı” terimi, ulusçu ve halkçı görüşleri savunan “millî şair” Yurdakul’un “hece ölçüsü” nü kullandığını ifade etmektedir. Abdülhamit karşıtlığı ile bilinen devrimci ve idealist Tevfik Fikret ise şiirlerinde “aruz ölçüsü” kullanmıştır.
11 Aralık günü, öğlene kadar Arıburnu raporunun okunması ile geçer. Neşet Bey de Çapakçur cephesine ait raporları okumayı sürdürür. Akşam üzeri tayları gören Mustafa Kemal Paşa, Karargâh Kumandanı Mustafa Efendi’nin (sonraları Tokat Mebusu) evine gider ve yemeğe kadar orada kalır.
12 Aralık notları; “Sabahleyin Rauf geldi. İhsan, İdare Reisi’nden aldığı dersi okudu. Evrakı gördüm.” diye başlar. İhsan, daha önceki notlarda adı geçen ve Mustafa Kemal Paşa’nın yanına aldığı öksüz iki çocuktan biridir. Yaver, Arıburnu muhaberatına ait raporu okur. Düşülen not şöyledir: “Pek güzeldir; kuvvetli vesaik vardır.” Belge, çok önemlidir Atatürk için. Bu bağlamda; Nutuk’un, eski harflerle 543 büyük kitap sayfası tuttuğunu, buna 266 vesika ve Trakya teşkilatına ait vesikalar ve başlıca muharebelerin harita ve krokilerinin de eklendiğini hatırlatalım. Mustafa Kemal Paşa o gece bir telgraf alacak ve İzzet Paşa’nın yokluğu nedeniyle İkinci Ordu’ya vekâleten tayin olduğunu öğrenecektir. Günün notu şöyle sonlanır: “Yine bu gece İzzet Paşa’dan Elaziz vilayeti hediyesi olan 4-5 yaşında, 1,48 irtifaında al tonda bir kısrağın kur’a ile bana isabet ettiği bildirildi.”
13 Aralık… İzzet Paşa’nın İstanbul’a gitmesi nedeniyle, Mustafa Kemal Paşa’ya Ordu Karargâhı’na hareket emri gelir. Mustafa Kemal Paşa da ertesi gün hareket edeceğini belirtir ve bir yük otomobili gönderilmesini rica eder.
14 Aralık’ta yola çıkan Mustafa Kemal Paşa, Silvan’dan Diyarbakır’a geçer. Yolculuk 3.5 saat sürmüştür. Yanında yaver Cevat Abbas (Gürer), yüzbaşı Neşet (Bora) ve emir zabiti Şükrü (Tezer) vardır. Gece Vali Bey’in evindedirler. Mustafa Kemal Paşa, Arif (Beyatlı) ve Falkenhausen ile “iaşe ve menzil” e dair görüşür. Arif Bey Midyat’taki birliklerin kumandanıdır. Millî Mücadele’de Bolu isyanını bastıracak olan Arif Bey, yine orada şehit olacaktır. Gece boyunca geçmişe ait birçok hikâye anlatılır.
15 Aralık… Diyarbakır’dan Ergani Madeni’ne hareket edilir. Yolda beş defa lastik patlar (pan). “Gece Maden dairesinde.” diye yazar Mustafa Kemal Paşa ve İzzet Paşa ile yaverler aracılığı ile görüşüldüğünü belirtir. Günün notu; “Yarımca’da kararlaştırıldı.” cümlesiyle biter.
15 Aralık notlarının altında Şükrü Tezer de bir anısını paylaşır. Elinde, Çanakkale hatırası olarak, Lord Kitschener subaylarından kalan bir tabaka ve bir pusula vardır. “İçi altın yaldızlı ve dış tarafı fevkalade sanatkârane işlenmiş gümüş savatlı ve dörtgen şeklindeki hazır sigara tabakası” nı kullanmaya başlamıştır. Ergani Madeni’ne hareket edildiği gün hava çok soğuktur. Kürklü kaputunu giymiş ve elleri de eldivenli olan Mustafa Kemal Paşa; “Çocuklar yanınızda sigara var mı?” diye sorar. Şükrü Tezer hemen, “Buyurun Paşam!” der. Tabaka Mustafa Kemal Paşa’nın dikkatini çeker ve “Şükrü bu nereden?” diye sorar. Tezer durumu açıklar ve tabakayı kabul etmesini rica eder. Mustafa Kemal Paşa’nın cevabı ise; “Hele şimdilik dursun!” olur.
Günce’nin 25 Aralık’taki son notundan sonra Şükrü Tezer, tabaka olayının ilginç tarafına değinecektir. Mustafa Kemal Paşa, daha önce kendisine bir tay hediye eden Vali Memduh Bey’e bir karşılıkta bulunması gerektiğini düşünmektedir ancak yakın çevrede bir şey bulmak mümkün değildir. Paşa’nın aklına sigara tabakası gelir ve Şükrü Tezer’den tabakayı ister. Tezer bunu kendi için bir “iftihar vesilesi” olarak görür ve tabakayı verir ancak ertesi gün tabakayı masanın üzerinde bulur. “Paşam, galiba tabakayı vermeyi unuttunuz!” der. Mustafa Kemal Paşa ise şöyle diyecektir: “Hayır Şükrü, unutmadım. Bir defa tabakanın savat işi pek nefis. İkincisi bilhassa Anafartalar’da karşımda mağlup olmuş düşmanın maruf bir ordusuna mensup subayından elde edilmiş olması itibariyle tarihî değeri olan bu tabakayı kendim kullanmak istediğim için hediye mukabili olsa bile vermeğe kıyamayarak alıkoydum. Tayın karşılığını ileride münasip bir şekilde telafi ederiz.”
34 yaşında Anafartalar Kahramanı unvanını alan Mustafa Kemal, o sigara tabakasını eline aldığında zihninde hangi anılar canlandı, ne tür duygular içinde oldu, asla bilemeyeceğiz... Şükrü Tezer’in yorumuyla yazımızı sonlandıralım: “O, yalnız güzel sanatlara ve güzel olan her şeye aşık ve müstesna bir zevk sahibiydi… Tabakayı alıkoyması da karşısında mağlup olan düşmana ait ganimet hatırası olmasından ileri geldiğine şüphe yoktur.”
Devam edecek…
Canan Murtezaoğlu