Gasp

Emin Varol

 

 

Anayasanın 104. Maddesi “ Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder” der. Cumhurbaşkanı bu tanımın dışına çıkarsa anayasal meşruiyetini kaybeder. Bu durumda görevini bırakması gerekir. Yasal olarak cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanamaz. Bu durumda cumhurbaşkanının bu yetkileri kullanması, cumhurbaşkanlığı koltuğunun gasp edilmiş olması demektir.

AKP’li Cumhurbaşkanının Hatay’da ve Ordu’da yaptığı konuşmalarda; kendisinin AKP’lilerin cumhurbaşkanı olduğunu, devletin, yerel seçimleri AKP’nin kazanması halinde, yöreye hizmet getireceğini söyledi. Bu ifadelerin Anayasanın tanımladığı cumhurbaşkanlığıyla bağdaşmadığı aşikardır. AKP’li Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil etmemektedir. Bu durumda AKP’li Cumhurbaşkanının cumhurbaşkanlığı yetkilerini kullanması yasal olmaktan çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı koltuğu gasp edilmiş konumdadır. 31 Mart 2024’de yapılacak yerel seçimlerde millet bu durumu onaylayıp onaylamadığını sandıkta gösterecektir.

Bugün ülke bir ekonomik çıkmazın içinde. Bu çıkmazdan çıkmanın yolu üretimden geçer. Üretimin olması için yatırım yapılması gerekir. Yatırım yapılması içinde sermayedarın önünü görmesi ve güven duyması gerekir. Buda ancak devletin bir hukuk devleti olmasıyla gerçekleştirilebilir. Anayasa Mahkemesinin ve Danıştay’ın kararlarının tanınmadığı bir devlet hukuk devleti değil, kanun devleti bile değildir.

FETÖ ile mücadele kapsamında görevden alınmış 450 savcı ve yargıcın göreve iadelerine Danıştay’ın karar vermesini AKP’li Cumhurbaşkanı kabul etmiyor. AKP’li Cumhurbaşkanı “Fakat Danıştay’ın aldığı bu karara da sesiz kalmamış mümkün değil. Nasıl ki Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bazı garip kararlarda Cumhur İttifakı olarak tepkisiz kalmıyorsak, bunda da sesiz kalamayız. Bu kararları hazmedemiyorum.” diyor.

Bir hukuk devletinde değil, bir kanun devletinde bile yargı kararlarına saygı gösterilir. Kararı onaylamayabilirsiniz fakat saygı göstermeniz gerekir. Yargı kararlarını tanımamak devletin hukuk sistemini dinamitlemektir. Yargıçların yasalara ve vicdani kanaatlerin göre karar vermeleri yerine, siyasilerin istediği doğrultuda karar vermelerini beklemek, tam bir hukuk tanımazlıktır. Yargıçları eleştirmek yerine, yargıçların karar verirken dayandıkları yasaları  düzeltmek gerekir. Yargıyı siyasetin güdümüne sokmak ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir. Ekonomi hukuka göbekten bağlıdır. Hukukun olmadığı yerde ekonomi olmaz. AKP’li Cumhurbaşkanının bu hukuk tanımaz tutumunun bedelini yoksulluk ve yoksunlukla millet olarak ödüyoruz.