Karakurt; İstanbul Sözleşmesi'nin iptal edilmesinin çok doğru bir karar olduğunu ifade ederek İstanbul Sözleşmesi'nin kadını korumadığını aksine ailelerin dağılmasına sebebiyet verdiğini söyledi. Karakurt;Pendik'te olası seçimlere hazırlıklı olduklarını ifade ederek sandık kurullarının oluşturulduğunu ve seçimlerde Pendik'te büyük bir farkla oy alacaklarını belirtti.
Karakurt; Halkın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tüm olumsuzluklara rağmen destek verdiklerini vurgulayarak seçimlerde AK Parti'nin oy oranıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın alacağı oylar arasında ciddi oy kayıpları yaşanacağını söyledi.
Özgür İstanbul Gazetesi; Saadet Partisi faaliyetlerine devam ederken neden Refah Partisi kuruldu?
Fahrettin Karakurt; Öncelikle ziyaretinizden dolay şahsımız ve teşkilat arkadaşlarımız adına çok teşekkür ediyorum. Biz Milli Görüş çizgisinde olan bir parti olduğumuzu ifade ederek kurulduk.
Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan. Bu bir süreç işiydi. Saadet Partisi’nin bu günkü yapısına bakıldığı zaman geçmişten bu güne kadar gelen Mili Görüş geleneğinden bir sapma olduğu ortada.
Rahmetli Erbakan Hocamız bu Milli Görüş Hareketi’ni 1969 yılında Bağımsızlar Hareketi olarak başlattı. Daha sonra dönemin Adalet Partisi’nden Milletvekili adayı olmak için başvuru yaptı. Ancak rahmetli Süleyman Demirel’in vetosunu yiyerek Bağımsızlar Hareketi’ni başlattı ve o dönemde Konya’da 4 Milletvekili’nin alacağı oyu alarak bağımsız olarak seçilmiş oldu ve siyasi hayatı başlattı ve Milli Görüş çizgisi 1969 yılında seçilmesiyle başlamış oldu. Daha sonra Milli Nizam Partisi, Milli Selam Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi ve Sadet Partisi olarak devam etti. Hocamın en son vefat ettiği dönemde Saadet Partisi vardı. Hocamızın çizdiği bir yol vardı. Konuşmanın başında ifade ettiğim gibi bu günkü Saadet Partisi’nin eksen kayması yaşandı.
ERBAKAN SOYADINA TAHAMMÜLLERİ KALMADI
Mevcut yönetimin Erbakan soyadına tahammülleri kalmadı. Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan çeşitli konuşmalarında ifade ettiği güzel bir benzetmesi var. Şimdi bir cami düşünün bu camii de Cuma namazı kılıyorsunuz ama cami’nin kapısına bir yazı asıyorsunuz ve diyorsunuz ki; bu Cami’de Çorumlular namaz kılamaz. Siz öyle bir yazı asarsanız o zaman sizin cami’de kıldığınız Cuma namazınız kabul olmaz. Biz cihat yaptığımızı ifade ediyoruz, Milli Görüşçü olduğumuzu ifade ediyoruz.
Dolayısıyla hiçbir kimsenin dışarıdan ben burada çalışma yapmak istiyorum cihat yapmak istiyorum vatana millete yararlı olmak istiyorum diyen hiçbir kimsenin bu kalkanın dışında tutulma gibi özellikle yönetim kademesinde olanların böyle bir lüksü yoktur. Şimdi soyadı Erbakan olan Fatih Erbakan mevcut yönetim tarafından bir tasfiye süreci yaşadı. Fatih bey buna çok direndi. Yani içeride kalarak mücadelemizi yapalım diye ancak olmadı. Başkanlık yarışı için de mücadele etti ancak mevcut delege yapısı nedeniyle mevcut yönetimin bir sıfır hata iki sıfır önde başladığını hepimiz biliyoruz.
Genel Başkanımız Fatih bey o dönemlerde seçilebilecek durumda olmasına rağmen çeşitli oyunlarla önü kesildi. Bu genel başkanlık adaylığından sonra ipler tabii daha çok gerildi. Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan bu süreçlerde bile çok uzlaşmacı bir tavır sergiledi. Ortak nokta bulunsun şeklinde ancak Genel Başkanımızın temas ettiği her insan bir hafta on gün sonra görevden alındı.
Cumhurbaşkanımızın memleketi Rize’de bir miting yapıldı. Çemil Çolak bey’in İl Başkanı olduğu dönemde Fatih bey mitinge davet etti. Fatih beyin orada yapmış olduğu çalışmalardan sonra Rize’de Recep Tayyip Erdoğan faktörüne rağmen Saadet Partisi’nin oyu iki katına üç katına çıktı.
Ama buna rağmen bir hafta on gün sonra İl Başkanı görevden alındı. Sebep neydi Fatih Erbakan’ın orada mitingde konuşturulmasıydı. Yine hocamızın kızı olan Elif Altınöz Erbakan hanım İlçe Başkanlığının ve dönemin İl Başkanlığı’nın bilgisi olmasına rağmen Büyükçekmece’de kadınlarla ilgili bir toplantı yapıldığı sırada polis marifetiyle toplantının dağıtılması isteniyor.
İTTİFAK İÇİNDE YER ALMAYACAĞIZ DİYEN SAADET PARTİSİ CHP'DEN 2 MİLLETVEKİLİ ÇIKARDI
İşte bu süreçler yaşanarak bu günlere geldik. Saadet Partisi’nin özellikle bu ittifak döneminde AK Parti’ ile görüşerek ittifak yapmayacağını açıklaması sonrasında CHP ve diğer partilerle görüşme yapması hatta kendi tabanını bile yanıltarak kendi listemizle gireceğiz diyerek ittifak içinde yer almayacağız diyerek CHP’nin listesine girerek iki tane milletvekili çıkartması Yeniden Refah Partisi’nin kurulmasına neden oldu. Aslında Fatih bey Saadet Partisi’nden ayrılmadı. Çok direndi tutunmaya çalıştı yanlışlıkları içeride kalarak müsaade etmemeye çalıştı ama adeta biz koparıldık diyelim. İtelendik, ötelendik ve bu günlere kadar geldik. Yoksa şimdi Türkiye şartlarında böyle bir parti kurmak kolay değil.
Özgür İstanbul Gazetesi; Yeniden Refah Partisi’nin AK Parti tarafından kurdurulduğu iddiaları var konuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Fahrettin Karakurt; Kesinlikle yukarıda bahsettiğim gibi bu sürece yaşanarak gelindi. Bunları bizde duyuyoruz. İşte AK Parti’nin arka bahçesi oldunuz diye çok kişi oldu. Ancak bunu söyleyen kişiler şimdi AK Parti ile kol kola girmiş durumdalar. Oğuzhan bey vasıtasıyla görüşmeler yapılır bu da çok vahim bir durum aslında. Tamam Oğuzhan bey Erbakan hocamızla yol arkadaşlığı yapmış bakanlık yapmış bir isim ama bir genel başkan dururken İstişare Kurulu Başkanı’nın Cumhurbaşkanımızla görüşmesi zaten bizim ayrışma sürecimizin haklılığını da ortaya koyuyor.
Pendik’te yüzde kaç oy almayı hedefliyorsunuz?
Fahrettin Karakurt; Biz Pendik’te iktidar olmayı hedefliyoruz. Bunu da inanarak söylüyorum. Çünkü kurulduğumuz bu günden beri özellikle Pendik yereline baktığımız zaman ciddi bir efor sarf ediyoruz. Sahadayız halka temas ediyoruz. Çaldığımız hiçbir kapıdan bu güne kadar olumsuz bir şeyle karşılaşmadık. Aksine Milli Görüş deyince Erbakan hoca deyince partili partisiz herkes seven yada sevmeyen hatta bu güne kadar hiç oy vermeyen insanlar bile bu gün Erbakan hocamızın hakkını teslim ediyor.
YENİDEN REFAH PARTİSİ YERELDE VE GENELDE SÜRPRİZ YAPACAK
Sahada edindiğimiz bilgilere dayanarak söylüyoruz. Evet Cumhurbaşkanımıza olan teveccüh tüm olumsuzluklara rağmen devam ediyor. Ancak olası bir seçimde yerelde özellikle Cumhurbaşkanı’na verilen oyla AK Parti’yi verilecek oy arasında çok büyük farklar olacak. Çünkü ülkeyi borçlandırarak faiz sarmalına soktular. İşsizlik ise ayrı sorun. Evet Tayyip bey belki kazanabilir ama aşağıda hem milletvekili dağılımında hem de yerelde baktığımız zaman belediyelerde Yeniden Refah Partisi’nin genelde ve yerelde sürpriz yapmasını bekleyiniz.
Özgür İstanbul; Yeniden Refah Partisi Cumhur İttifakında yer alacak mıdır?
ÖNCELİĞİMİZ SEÇİMLERE TEK PARTİ OLARAK GİRMEKTİR
Fahrettin Karakurt; İlçe Başkanı olarak bu soru benim cevap verebileceğim bir soru değil ancak ana ilkelerden yola çıkarak şöyle bir cevap vereyim. Bu soru Genel Başkanımıza da soruldu. Baştan beri ifade ettiğimiz gibi biz Milli Görüşten gelen bir partiyiz. Erbakan hocamızın bize gösterdiği yoldan yürüyen bir çizgimiz var. Bu noktada da tabi mevcut iktidarın iyi yaptığı hizmetleri söylüyoruz ama bir yandan da 18-19 yıldan beri yapmış olduğu haksız ve adeta zulüm haline getirdiği uygulamaları da ifade ediyoruz.
Diyelim ki biz Cumhur ittifakının içerisindeyiz şartlar bizi oraya zorladı. Ama bu memlekette İstanbul Sözleşmesi yürürlükte o zaman Yeniden Refah Partisi’nin orada olmasına gerek yoktur. Biz sırf 4 tane 5 tane milletvekili çıkartmak adına bu ittifaka girip taban tabana zıt olan eylemlerin içinde yer almayız. Süreç ne gösterir bilinmez. Bizim önceliğimiz seçimlere tek parti olarak girmektir.
Özgür İstanbul Gazetesi; Yeniden Refah Partisi İstanbul Sözleşmesine en başından bu yana karşı olan bir parti olarak kamuoyunda gündeme geldiniz.
Partiniz İstanbul Sözleşmesine neden karşıydı? Konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN İPTAL EDİLMESİNİN FİTİLİNİ PENDİK'TEN ATEŞLEDİK
Fahrettin Karakurt; İstanbul Sözleşmesine karşı çıkan ilk ilçe Başkanı benim. Bununla da övünüyorum. İstanbul ve Türkiye’de hareket fişeğini biz Pendik’ten attık. Hareket noktamız ise şuydu bu İstanbul Sözleşmesi işte ismine de baktığımız zaman aile içi şiddete ve kadına şiddeti önleme adı altında bir yasa ama özüne baktığınız zaman asla kadını korumayla alakalı ve şiddeti önlemeyle alakalı amacıyla kurulmuş bir sözleşme olmadığını ifade ettik ve bunu da kamuoyuyla paylaştık. İstanbul Sözleşmesi adı altında öyle sinsi maddeler var ki bu bizim toplumumuza uymuyor.
SÖZLEŞMEDE KADININ BEYANI ESASTIR MADDESİ AİLELERİN DAĞILMASINA NEDEN OLDU
Sözleşmede kadının beyanı esastır maddesi bu konuyla ilgili binlerce dağılan ailenin olduğunu biliyoruz. Kadının beyanı esas olduğu zaman mahkemeye gitmenize gerek kalmıyor. Herhangi mahalle karakoluna bile gitseniz kolluk kuvvetleri sizi evinizden uzaklaştırıyor. Şimdi biz Türk’üz kendimize göre gelenek ve ananelerimiz var. Bunu Avrupa uygulayabilir. Kaldı ki Avrupa’daki uygulaması da bizde ki gibi değil. Oradaki şartlar daha ağır bizde ki uygulaması farklı oldu. Bunun alt yapısını kimin oluşturduğuna bakmak gerekir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADININ KADINLA, ERKEĞİN ERKEKLE EVLENMESİNİ DAYATIYOR
Kadının beyanı olduğu için itiraza gerek duyulmadan eşi cezalandırılıyor. Bizim karşı çıktığımız konu budur. En önemli itiraz ettiğimiz bir başka nokta ise toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında maddedir. Toplumda iki tane cins var üçüncü cins nedir? Burada bir partner kavramı var. Partnerden geçen ifade şu kadının kadınla erkeğin erkekle evlenmesi ve birlikte yaşaması dayatılmaktadır. Bizim sözleşmeye karşı çıkmamız karşılık buldu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da bu sözleşmeyi iptal etti. Çok doğru bir karardı.
Röportaj; Hatice ODABAŞ