Demokrasi

Emin Varol

  Demokrasi, halk yönetimi demektir. Yönetimin görevi sorunları çözmektir. Bu anlamda; demokrasi sorunları halkın çözmesidir. Milyonlara varan insanların bir araya gelerek, sorunlara çözüm araması mümkün olmayacağı için, bunu halk tarafından seçilmiş, halkın temsilcileri yapar. Fakat, bu şu demek değildir; halk temsilcilerini seçer, ondan sonrada parmağı ile göstererek, bunları seçtik, sorunları halletsinler. Seçilenlerin arkasında seçenler durmazsa, onlara destek sağlamazsa, sorunların çözümüne kendi gücünü katmazsa, seçilenlerin beklenen başarıyı göstermesi mümkün değildir. Bunu yaşayarak görüyoruz. Bunun en önemli nedeni, siyasilerin, seçim zamanı, halkın karşısına çıkıp, oyunuzu bana verin gerisine karışmayın demiş olmasıdır. Bu bir aldatmacadır. İnsanlara, oyumu veririm, sonrada yan gelip yatarım, sorunları seçtiklerim halledecektir, anlayışı egemen olur. İnsanlar, toplumsal sorunlara karşı duyarsız hale gelir. O bakımdan, siyasilerin halka, siz yanımda olmazsanız ben bir şey yapamam, gerçeğini söylemeleri, halkı sorunların çözülmesi için sorumluluk taşıdıklarına inandırmaları, toplumsal sorunlar karşısında halkı duyarlı hale getirmeleri gerekir. Toplumsal sorunlar karşısında yeterli duyarlılığın gösterilmemesinin başka bir nedeni de, biat kültürüdür. Çünkü, sorunları çözmek işi biat edilene aittir, halka itaat etmek düşer. Bu kültür, insanları, sorunların nedenleri üzerinde düşünmekten ve çözüm aramaktan da alıkoyar. Acı amma gerçek olan; biat kültürünün bizim toplumumuzda oldukça yaygın olmasıdır. Demokrasinin, bize göre daha yerleşik olduğu toplumlarda, sorunların bize göre, daha düşük boyutlarda olmasının nedeni; halkın toplumsal sorunlar karşısında daha duyarlı olması ve sorunların çözülmesi için kendine de sorumluluk düştüğüne inanmasıdır. Örneğin; Almanya'da yollarda trafik polisi görmezsiniz. Trafik, oldukça düzgün işler. Çünkü, nerdeyse, her sürücü trafik polisidir. Hata gördüğü zaman, bana ne demez. Gördüğü hatayı gerekli yerlere bildirir. Hata yapanda bedelini öder. Bu, sürücülerin trafik sorununun çözülmesi için kendinin de sorumlu olduğuna inanmış olmasının sonucudur. Ülke, terör sorunu ile yıllardan beri boğuşuyor. Son zamanlarda, bu sorun daha büyük boyutlara ulaştı. Çünkü sorunun çözülmesi için halk devreye alınmadı. Bunu derken, halk, güvenlik güçleri gibi teröristlerle çarpışmalıdır demiyorum. Amma, halk eğitilmeli, teröristin nasıl tanınacağını öğrenmeli, şüpheli gördüklerini, kendine zarar gelmeyecek şekilde, güvenlik birimlerine bildirmelidir. Kışkırtıcıların kucağına düşerek, teröristlerin ekmeğine yağ sürmemelidir. Halk, demokrasini gereği olarak, toplumsal sorunların çözülmesi için, sorumluluk taşıdığına inanmalı ve gereğini yapmalıdır. Kısacası, millet memlekete sahip çıkmalıdır. Aramızdaki farklılıkları, aynı ulustan olmanın bilinci içinde, etkisizleştirmeliyiz. Çünkü; "Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır". Mehmet Akif'e kulak verelim. "Ayrılık girmeden bir millete, düşman giremez, Toplu vurursa yürekler, onu top sindiremez." "Sahipsiz memleketin, batması haktır, Sen sahip çıkarsan, bu vatan batmayacaktır."