Yeni adli yıl açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni yönetim sisteminde yürütmenin de temsilcisi olan Cumhurbaşkanı'na yöneltilen ithamların çoğu temelsizdir. Yargı üzerinden Cumhurbaşkanı'na saldırmak doğrudan siyasal alanı hedef almaktadır. Yargı bağımsızlığı sözünü gündemde tutanlar en çok Cumhuriyet'e zarar veriyor. Bir takım barolar adli yıl açılışını sırf mekanından dolayı provoke ediyor. Bu mekan şahsıma ait değildir. Bu gazi mekan milletimizin ve tüm kurumlarımızın evidir." dedi.
2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni, Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlendi.
Açılış töreninde konuşan AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Yeni adlı yılda hakimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza, adalet teşkilatımızın tamamına başarılar diliyorum. Vazifeleri başında son nefesini veren hakim ve savcılarımız başta olmak üzere, ülkemize ve milletimize hizmet ederken hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Adalet tarihin her döneminde üzerinde kafa yorulan, tartışılan, uygulama biçimiyle gündemde olan bir konudur. Biz de her fırsatta adalet kavramı üzerinde uzun uzun durmaya çalışıyoruz. Bugün de sizlerle adalet kavramımızla ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Zulüm ve haksızlıkla adaletsizlik eş anlamlıdır. İnsan adalet yerine zulüm yolunu seçiyorsa, bunu kendi iradesiyle yapıyor demektir. Bu iradeyi kontrol altında tutacak bir düzene ihtiyaç vardır. Kanun başkadır, hukuk başkadır, adalet başkadır. Biz kendimiz ve tüm insanlık için daima adaletin peşinde koşmalıyız. Dünya sistemi refah ve lüks içinde yaşayan bir kesimin cenderesi altındadır.
Refahlarına ve özgürlüklerine yönelik her saldırıyı terör olarak niteleyen ama diğer toplumların en temel insani taleplerine karşı duyarsız kalan çarpık anlayış, dünyanın en büyük sorunudur.
'Kuvvetler Ayrılığı Demokrasi ve Cumhuriyetin Temelidir''
Kuvvetler ayrılığı prensibi demokrasi ve Cumhuriyet'in temelidir. Türkiye, halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin birliğini, beraberliğini, tüm kurumlarıyla etkin şekilde işlemesini temin, cumhurbaşkanının en öncelikli görevidir. Anayasamızın lafzında ve ruhunda açıkça yer alan bu yaklaşımı, kuvvetler ayrılığı için bir tehdit değil tam tersine birleştirici bir güç olarak görüyoruz.
Yasamanın, yürütmenin ve yargının kendi içlerinde bağımsız bir şekilde çalışması, hepsinin de Anayasa'da cumhurbaşkanına verilen 'devletin başı' misyonu etrafında birlikte hareket etmelerine mani değildir. Kuvvetler ayrılığı prensibinin denge yerine çatışma anlayışı ile yorumlanması ülkeye ve millete fayda değil zarar getirir.
Devlet sisteminde illa bir üstünlük aranacaksa bu ancak Anayasa'nın ve orada tezahür eden milli egemenliğin üstünlüğü olabilir.