İyice tükendik! Ahlaksızlıkta sınır tanımayan insanların gür çıkan sesi, yavaş yavaş değil, gümbür gümdür öldürüyor artık bizi!
Bu millete nasıl kıydınız? Bu kadar kötü olmayı nereden öğrendiniz?
Anadolu’nun evliya kokan tertemiz topraklarından nasıl çıktınız siz?
Din, iman, Allah, Kitap diye diye irin deryasına çevirdiniz gönüllerimizi!
Nifak tohumları ekip, parça parça ettiniz zihinlerimizi!
Ramazan bile hızınızı kesmeye yetmedi, dur durak bilmediniz!
Yalan ve iftirayı alışkanlık haline getirdiniz, kötülüğü sıradanlaştırdınız.
Kötülüklerinize, leş gibi olmuş dilinize, iyilikten başka verecek karşılığı olmayan insanların vicdanını yaraladınız.
Bu millet, hiç bu kadar aldatılmamıştı!
Bu millet, bu denli organize kötülüğe maruz kalmamıştı!
Bu millet, kötülüğe de hiç bu kadar prim vermemişti!
Bir kasa meyveyi çürütmek için tek bir meyve yeter. Siz de koskoca bir toplumu çürütmeye yettiniz!
Yarın çıkıp; “biz yanlış yaptık, Allah bizi affetsin, hakkınızı helâl edin” falan diye gelmeyin karşımıza. Sakın!
Vicdanımız kanıyor, aklımız durdu sınır tanımayan kötülüğünüz karşısında.
Hakkınız var mı bunları bize yaşatmaya?
Asla affetmeyeceğim verdiğiniz zararı, çektirdiğiniz çileyi!
Kötüsünüz! Kelimenin tam anlamıyla kötü!
İyiyle kötünün seçimini yapacağız resmen!
Bu millet ne der bilmem ama, ben son nefesime kadar aklımın ve vicdanımın sesini dinleyip, iyinin ve doğrunun peşinde koşacağım. Onları daha fazla kirletmenize de asla izin vermeyeceğim!
Kötülüğü kim besliyorsa,
Tertemiz zihinleri, masum vicdanları kimler zehirliyor, zehirlenmesine izin veriyorsa,
Yalana, iftiraya kimler iman etmişse, hepinizden davacıyım. Mahşerde de hesaplaşacağım sizinle!
Cenazenize rast gelirsem bir gün eğer, “merhumu kötü bilirdim” diye haykıracağım gönül dolusu her birinizin ardından!
Unutmayın, iyilerin kaybettiği hiç görülmemiştir.
Er ya da geç, siz kaybedeceksiniz, ama iyiler mutlaka kazanacak!