Atatürk diyor ki; " Bir milletin bağımsızlığı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir." Savaşın kazanan tarafı olmaz. Savaşan tarafların tümü kaybetmeye mahkumdur. Söz konusu az kaybetmek veya çok kaybetmektir. Az kaybedenlere savaşı kazandı deniyor. Bu kazancın bedeli akan kanlar, giden canlar, yoksulluk, yokluk ve hayatın çekilmez hale gelmiş olmasıdır. Savaşın yarattığı tahribatın izlerini silmek uzun zaman alan ve pahalıya patlayan bir iştir.
Savaş insanın yaşama hakkına kasteden bir eylemdir. Bu savaşın bir vahşet olduğunun somut kanıtıdır. Onun içindir ki savaşın meşru kabul edilecek hiçbir yanı yoktur. Savaş bir sorunu çözüme kavuşturmak için ödenecek en ağır bedeldir. Sorunları bir bedel ödemeden veya az bir bedel ödeyerek çözmek aklın gösterdiği yoldur. Aklı başında insanların sorun çözümleme sahası savaş alanları değil, masa başıdır. Devlet adamlığı sorunları aklın gösterdiği yolda çözmeyi gerektirir. Devlet adamlığı niteliğine sahip olmadan devlet adamlığı koltuğunu işgal edenlerin yaptıkları hataların bedelini, günahsız insanlar, kanlarıyla ve canlarıyla ödemek zorunda kalıyor. Bunun kabul edilebilecek hiçbir yanı yoktur. İnsanın yaşama hakkına saygı duymak insanın insan olmasının olmazsa olmazıdır.
İnsanı üstün değer kabul etmek bir uygarlık ölçüsüdür. İnsanın yaşama hakkına saygı duymak, insanı üstün değer kabul etmenin gereğidir. Bunun için uygarlık savaş karşıtı olmayı gerektirir. Olanları değerlendirdiğimiz zaman, dünyanın uygarlaşma yerine vahşileştiğine tanık oluyoruz. Yaşadığımız çağdan önceki çağlarda yapılan savaşlarda öldürülen insan sayısı bu çağada öldürülenlerden çok daha azdı. Teknolojik gelişme uygarlaşmayı tetikleyeceği yerde, bir vahşet aracı haline dönüştürüldü.
Siyasiler ihtiraslarının bedelini masum insanlara kanlarıyla ve canlarıyla ödetiyorlar. Rus imparatoru Putin ihtirası uğruna Ukrayna'yı kan seline boğuyor. Yaptığına, Ukrayna topraklarında yaşayan Rus kökenlilere yapılan haksızlıkları kılıf yapıyor. Ruslara yapılan haksızlıkları ortadan kaldırmanın bedelini günahsız insanlara canlarıyla ödetmeye kalkmanın insanlıkla ve adaletle bağdaşır bir yönünün olmadığını anlayacak kadar idrak sahibi değil. Ukrayna'da Ruslara yapılan haksızlıkların kabul edilebilecek hiçbir tarafı yoktur ama çözüm daha büyük bir haksızlık olan savaş değildir. Kan kanla temizlenmez. İnsan hakları örgütlerini ve Birleşmiş Milletleri devreye sokarak Ruslara yapılan haksızlıkları önlemek imkanı varken savaşı tercih etmenin makul kabul edilebilecek hiçbir yanı yoktur. Çözüm yeri masa olmalıydı. Savaşın Ukrayna'da ortaya koyduğu tablo insanı insan olmaktan utandıracak boyuttadır. Kadınların ve çocukların içine düştüğü trajik ortamı yaratmaya kimsenin hakkı yoktur. Bir an evvel bu yoldan dönülmelidir.