Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve çok sayıda Sarıyer sakininin de ilgi gösterdiği konferansta Prof. Naci Görür şu bilgileri verdi.
“Ayrıntılı, sondajla örnekler alınarak, Mikro Bölgeleme Çalışması yapılmadan söylenecek şeyler, çok doğru olmayabilir, önce bunu ifade edeyim. Aşağı yukarı bir fikir verebilir ancak. İbb, Sarıyer’e kadar olan bölgede bu çalışmayı yaptı ancak, Sarıyer’de bu çalışma yok. Bu yüzden Jeolojik bazlı konuşacağım bugün. Detaylı olarak hangi önlemlerin alınması gerektiği konusunda bu çalışmanın yapılması şart…
Kuzey Anadolu Fayı, Bingöl’e kadar uzanan bir faydır. Marmara Denizi içindeki kısmı yaklaşık 200 km uzunluğunda ve bu kısım kırılmadı. Fay uzunluğu az ise üreteceği deprem düşük olur. Marmara Denizi içinde 2 fay var. İlki; Orta Marmara Çukuru ile boğaza kadar olan olan fay ki kırılması en muhtemel kol, 70-75 km lik bu kısım. Yılda ortalama 2,5 cm hareket etmesi gerekirken şu an kilitlenmiş durumda. Diğeri de Adalar’ın güneyinden devam eden fay.
24 ve 26 Eylül depremleri bizi korkuttu çünkü kilitlenen fayın başlangıcındaki çökelde oldu ve beklenen depremi öne almış olabilir.”
Fayın ilk kısmının en az 7.2, ikinci kolunun ise en çok 7 büyüklüğünde kırılabileceğini, iki kolun peş peşe kırılması halindeyse büyüklüğün 7.6’yı bulabileceğini belirten Görür, isim vermeden meslektaşlarına da sitem etti.
“Herkese saygı duyarız, ama herkesin sözünü kaale almamak lazım. Depremle ilgili ne çalışma yapmış, uluslararası standartlarda bilimsel yayını ne, kaç atıf almış, bunlara bakmak lazım. Marmara’nın dibine dalarak, aylarca aletlerle incelemeler yaptım” diye konuştu.
Görür, Sarıyer Bölgesi’yle ilgili olarak da şunları söyledi: “Sarıyer merkezde zemin kayalık, geneli sağlam… Aynı zamanda deprem hattından ortalama 35-40 km uzakta oluşu iyi bir şey. Ancak kuzeye, denize doğru gittikçe zemin kalitesi düşüyor. İnşaat da önemli buralarda… Faya yaklaştıkça deprem daha şiddetli hissedilir, ama depremin büyüklüğü her yerde aynıdır.”
Halkın ve yönetimlerin deprem konusunda eğitimli olması gerektiğine vurgu yapan Prof. Naci Görür, yapı stokunun önemine da dikkat çekerek, kentsel dönüşümün nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili olarak detaylı bilgiler verdi. “Kentsel dönüşümün rant odaklı olmaması, bu konuda ihtiyaçların ve önceliklerin önemli olması gerektiğini” belirterek sözlerini; “kanal yerine bu işlere para ayrılmalı, devlet iradesi olmalı” diye sürdürdü.
Heyelanlara dikkat çekerek, istinat duvarlarının Sarıyer’in kâbusu olabileceğini belirten Naci Görür; “Sarıyer’de istinat duvarları fazla. Eğer özenle yapılmadıysa risk oluşturabilir” diye konuştu.
Yaklaşık bir saatlik sunumun ardından soruları da yanıtlayan Görür, Kanal İstanbul hakkında sorulan bir soru üzerine, şu açıklamalarda bulundu:
“Bir bilim adamı olarak söylüyorum; yapılmaması gereken bir projedir. Yapılırsa astarı yüzünden pahalıya gelir. Aklı başında hiçbir müteahhit o işe girmez. Risk her zaman tepemizde olur. Kanal İstanbul depremi tetiklemez ama, net iddia ediyorum Kanal İstanbul, olası bir Marmara Depreminde olabilecekten çok daha büyük zarar görür. Karadeniz’in suyu kanalı basar.”
Ayrıca metro ve köprülerin yönetmeliklere uygun yapıldığı için riskli olmadığı da belirten Prof. Naci Görür’ün ardından söz alan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ise; Sarıyer’in yarısını oluşturan 13 gecekondu bölgesinde binaların ruhsatsız olduğu için yasal olarak dönüşüm ya da güçlendirme yapılamadığını dile getirdi. Mülkiyet hakkının çözümü için 10 yıl çalıştıklarını, ancak reddedildiğini şimdi İBB’de çözüme yaklaşıldığını da sözlerine ekledi. 2010 yılında kurulan komisyonla güzel işlerin yapıldığını ancak gereğinin yapılmadığını, yasaların çıkarılmadığını belirten Genç, toplanma alanlarına ilişkin bilginin www.sehirharitasi.ibb.gov.tr adresinden görülebileceğini ancak bazı bölgelerin yapılaşmaya açıldığını ya da üzerlerine Avm yapıldığını sözlerine ekledi.
Haber/ Meltem Kaynaş Kazezyılmaz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.