• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 11 °C

MUSTAFA BARIŞ BAŞARSLAN;''BAŞARI DOĞRU ZAMANLAMANIN KENDİSİDİR''

MUSTAFA BARIŞ BAŞARSLAN;''BAŞARI DOĞRU ZAMANLAMANIN KENDİSİDİR''
CHP Pendik'te liyakatli ve uzlaşmacı kişiliğiyle tanınan İlçe Sekreteri Mustafa Barış Başarslan ile yerelden genele dair siyasi gündem hakkında genel bir röportaj gerçekleştirdik.

 

1. ÖZGÜR İSTANBUL: Öncelikle artık Pendik'te tanınan bir kimlik haline geldiniz? İsminiz söylediğinde bir şekilde tanıyanlar çıkıyor. Bu yaşlarda böyle bir başarı elde etmek zor oldu mu?

MUSTAFA BARIŞ BAŞARSLAN: Açıkçası bana bu şekilde bir geri dönüş olmadı. Böyle bir kimlik haline geldiğimi düşünmüyorum kaldı ki bunun için de bir çabam yok. Topluma mal olmuş hizmetler yaparsanız tanınmış bir kimlik olursunuz. Şu an kendimi böyle bir noktada göremiyorum ama bu güzel bakış açınız için de gururlandığımı ifade etmek isterim.

1-445.jpg

2. O zaman şöyle sorayım. Siz genç yaşlarda siyasette çok iyi ve çok zor dönemlerde görev aldınız? Sizden daha genç olanlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Şu an söyleyeceklerim tamamen kendi gözlemlerimdir. Yani kendimden katarak değil, çevremden gördüklerimi de analiz ettiğim zaman karşıma şu çıkıyor; "başarı doğru zamanlamanın kendisidir."

Başarı istiyorsanız, en doğru zamanı beklemelisiniz ve yetebileceğiniz alanlarda var olmalısınız.

Şunu görüyorum... Genç arkadaşlar siyasete atılıyor fakat sonra birileri tarafından dur deniyor siyasetin dışına atılıyor... Buna direnmeliler. Kimse kimseden üstün ya da güçlü değil. Yalnızca mücadele edenler ve etmeyenler vardır. Korkup kenara çekilenlerin bu hayat denen kavgada hiç şansı yok. Che'nin meşhur bir sözü var; "savaşan kaybedebilir ama savaşmayan çoktan kaybetmiştir."

Diğer taraftan şöyle de bir gerçek var ki; ülkede bir politik bir de apolitik gençlik var. Ama ortası yok. Ya siyaset yapacak, ya kariyer yapacak. Ya da ne bileyim esnaf olacak falan. O nedenle zamanlama konusunda ciddi bir engel var gençlerin önünde... Türkiye'de o kadar garip ki; ticareti Kapalıçarşı'da, siyaseti mahalle delege seçimlerinde öğreniyorlar. Çünkü Türkiye'de buna imkan veren ne bir eğitim sistemi, ne de çalışma sistemi var. Ben şahsen siyasette tabandan gelen hareketin samimiyetine inanırım. Ancak tabandan gelenler iş ya da okul kaygısı nedeniyle geri planda kalıyor maalesef. Bizim Pendik'te ilk defa yapılan yerel seçim gündemli çalıştayımızın en büyük nedeni budur. Tabandan tavana başlayan örgütlenme ve seçim stratejisi oluşturmak. Gayet de başarılı oldu ve gerçekten bir yerel seçim sürecine tüm örgütün katkıları ile çok verimli ve hızlı bir giriş yapmış olduk.

Bir de şu var ki; topluma faydalı olmak için sadece siyaset ile ilgilenmek gibi bir zorunluluk yok tabi ki. Siyaset hayatı genel anlamda bir şekilde kapsadığı için böyle bir bakış açısı var ama ben bu bakış açısına katılmıyorum. İnsan kendine yönelerek de; özellikle mesleğiniz de iyi bir doktorsanız, iyi bir memursanız, iyi bir işveren ya da çalışan, iyi bir devlet memuru ya da iyi bir esnafsanız; ülke zaten kendiliğinden düzelmez mi?

Türkiye'nin saygıdeğer aydınlarından Emre Kongar; yanlış hatırlamıyorsam, "Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var" adlı kitabında gençlere milletvekili olmak kadar büyükelçi ya da diplomat olmak için de çaba gösterin diyor." Deniz Gezmiş kardeşinin "özellikle bilim adamı olmasını" istiyor. Bunu çok anlamlı buluyorum. Çünkü az önce de dediğim gibi; iyi bir eğitim ile, iyi bir altyapı ile zaten siz siyaseti şekillendirirsiniz. Ama bunlar yoksa, siyaset sizi şekillendirir. Sonuçta da statükonun içinde erirsiniz. Tercih bizlerin. Ya statükonun içinde kalırız ya da statükoyu dinamitleriz. Başka seçenek yok burada. Ya dışındasındır çemberin ya içinde...

2-20231207164319.jpg

3. Cumhuriyet Halk Partisi'ni "muhalefet" olarak ne kadar başarılı buluyor toplum ya da siz? Buna samimi ve içten bir cevap bekiyoruz?

Gayet başarılı. Yani bütün ekonomiyi, devletin imkanlarını ve özellikle medyayı tamamen kendi lehine kullanan, aleyhine olan birkaç medyayı baskı altına alan bu iktidara direniş göstermek gerçekten zor. Ancak bu noktada yerel seçimlerde alınan başarı gerçekten kayda değer.

Ayrıca bizim ülkemizde seçim sonuçlarına basının ciddi anlamda etkisi var. İnanılmaz bir medya manipülasyonuna karşı mücadele vermek zorundasınız. İnsanları yıllarca Türkiye'nin 100. yılında Lozan'ın gizli maddeleri falan diyerek uyuttular resmen. II. Abdülhamit ile Kadir Mısırlıoğlu ile vs. yapay bir tarih inşa ettiler; karşıt argümanlar ile kendi cephelerini sıklaştırdılar. Biraz da güçlerini buradan elde ediyorlar. Kutuplaştırma politikası...

Şunu iyi empoze ettiler insanlara; "muhalefet derdini anlatamıyor." Yani derdini anlatamamak da suç oldu memlekette. Neymiş muhalefet sorunları anlatamıyormuş. Yahu, bu kadar dert varken memlekette, derdini anlatamayanlar mı suçlu? Bir dönem hatırlarsınız, CHP milletvekilleri çıkıp Boğaz Köprüsü'ne "128 milyar dolar nerede" pankartını kendi elleri ile astılar. Daha ne yapsınlar? Kendilerini Boğaz Köprüsünden mi atsınlar?

Yine yandaş medyanın "muhalefet hep eleştiriyor, sadece hep eleştiriyor?" gibi muhalefete muhalefet eden anlamsız bir tavrı var. Yani zaten muhalefetin doğası bu. Eleştirmek ve muhalefet etmek. Hep eleştiriyorsa, hep muhalefet ediyor demektir. Yani işini yapıyor demektir. Ama medya o kadar güzel empoze ediyor ki, muhalefeti eleştiriyor diye başarısız buluyor. Nasıl bir saçmalıksa, böyle bir algı yönetimi başka duyan varsa söylesin...

4. Muhalefetin sosyal medyada güçlü olduğu gibi bir imaj var...

Sosyal medyada güçlü olmak yandaş olunduğu anlamına gelmez. Sosyal medya kişinin bireysel dünyası ve ayrıca belli başlı riskleri de var. Buna rağmen evet bence de güçlü. Troll orduları yok. İşte toplumdaki samimiyetin karşılığını net bir şekilde ortaya koyuyor.

5. Siyaseti etkiliyor mu sizce sosyal medya?

Mutlaka etkiliyor. Ancak bu olumlu mu olumsuz mu tartışmaya açık bir konu. Ancak Z Kuşağı bu konuda biraz farklı. Bu alanı tabi en iyi bu kuşak kontrol ediyor.

6. Genelde sorarız size de sormadan geçmeyelim. Bu siyasal arenada en sevdiğiniz ya da en sevmediğiniz sözler hangisidir? Siyaset çok geniş bir alan ve herkes bir şeyler söylüyor?

Valla hiç aklıma da gelmedi dediğiniz gibi siyasi arena çok geniş bir alan. Ama bir sözü vardır Nazım Hikmet'in; "en güzel söz henüz söylemediklerimizdir" diye. İşte öyle; hedeflerimizin gerçekleşeceği gün söylenecek her söz güzel olacaktır.

7. Hedefleriniz neler peki?

Bu ülkede yaşayan insanın hedefi biter mi?

Yılbaşı kutlamanın günah olup olmadığını tartışan ve bunun günah olduğunu dayatmaya çalışanların olduğu bir toplumda yaşıyoruz. İnsanların özgürlük alanını tamamen kısıtlamaya çalışan büyük bir kitle var memlekette.

Ama ben inanıyorum. Bir gün mutlaka bu ülkede de özgürlük tam anlamıyla, verilen izinlerin dışında, insanın kendi iradesiyle sağlanacaktır. Öyle basit bir slogan ile ya da sıradan bir hamaset duygusuyla değil, kul olmanın acizliği ile değil, tam tersi, insan olmanın erdemi ile elde edilecek.

Ben inanıyorum bir gün bu ülkede her şey insanın hak ettiği ölçüde yaşanacak. İnsanların hedeflerinin önünden engeller kalkacak ve hiçbir ütopya yarım kalmayacak.

Açlık sınırı ile yarışan, ekonominin pamuk ipliğine bağlı olduğu ve her an kopmaya hazır olduğu, mesai saatlerinin insanı bu kadar zihnen ve bedenen yorduğu, cemaatlerin darbe yapacak kadar güçlendiği; sağlığa, gıdaya, eğitime harcanan bütçenin diyanete harcanan bütçeden daha az olduğu, kadın ve çocuk ölümlerinin bu kadar arttığı bu toplumdaki çarklar elbette kırılır.

Hedef diyorsunuz... Bu ülke de hedef biter mi? Şartlar her gün o kadar çabuk değişiyor ki, hedefleriniz de o yönde savruluyor ister istemez ama en büyük hedefimiz işte o şartların çabuk değişmesini sağlayanları topyekün göndermek...

8. Siyasal mottonuz nedir peki?

Güzel bir soru gerçekten. Daha da genelleyelim biz bunu. Hayat mottosu daha önde olmalıdır. Şöyle diyeyim; Anadolu'da çok kullanılan bir tabir vardır; "Ölümlü Dünya..." Bu çok sıradan ve basit gibi çok derin anlamlar içeriyor bana kalırsa. Çünkü her şeyin bir sonu olduğunu bilirseniz; doğru yaşarsınız. Kimseyi incitmemek için elinizden geleni yaparsınız. Yeter ki bir gün her şeyin biteceğini, geride kalanların sizi nasıl hatırlayacaklarını düşünüp ona göre davranırsınız. Emin olun ki Dünya o zaman daha güzel bir yer olacaktır. Yeter ki bunu içselleştirelim.. Bir de Herakles'in "her şey akar" teorisi... Burada da her şeyin değişime ve dönüşüme uğrayacağını, yaşadığınız her soyut ve somut durumların bir şekilde başkalaşacağını bilmeniz gerektiğini anlatır. Sürekli değişim bilinci ile yaşarsanız kalıplara mahkum olmazsınız. Bir motto da Ahmet Kaya'dan. Yusuf Hayaloğlu'nun dizeleri aslında. "Ekmek çalmadan doyurabilmek seni" diyor. Helalinden yaşamayı o kadar güzel anlatıyor ki bu söz...

9. Peki tekrar konumuza dönecek olursak; son yaşanacak olan seçimlerden umutlu musunuz?

Ben umutluyum. Çünkü vatandaş artık bu iktidar ile aynı gemide olmadığını anladı.

Yani şimdi bu insanlar yandaş müteahhitler ile, Mehmet Cengiz'ler ile, Binali Yıldırım'ın oğlu ile aynı gemi de miydi? Karaborsacılar ile, istifçilerle, doğayı katledenlerle aynı gemi de miydi?

Öyle bir hale geldik ki, vatandaşa sarayın itibar olduğunu söyleyenler, vatandaşa gerekirse simit yiyin diyor. Hatırlayın Hülya Avşar'ın söylediklerini...

İsrail düşmanlığı yaratıp duygu sömürüsü yapıyorlar, ama mayınlı arazi temizleme ihaleleri bunlara gidiyor.

Yüzlerce böyle birbiriyle çelişen örnekler var. Vatandaşın AKP'ye gösterdiği tolerans artık pik noktasına geldi. Bu saatten insanlar AKP'ye oy vermez ki anketler de bunu teyit ediyor. Ben gayet umutluyum bu konuda.

10. Biz Özgür İstanbul Gazetesi olarak zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Eklemek istediğiniz son bir şey var mı?

Asıl ben sizlere gazetenizde yer verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.