ZULÜM
Emin Varol
30 Ocak 2022 Pazar 09:42
Bağımsızlık özgürlüğün ön sözüdür. Bir ulusun bağımsızlığı o ulusun yurttaşları özgürse bir değer ifade eder. İnsanlar özgür değilse bağımsızlığın pek bir değeri yoktur. İnsanların özgürlüğünün bir diktatör tarafından veya düşman tarafından elinden alınmış olmasının pek farkı yoktur. Düşmanın yok ettiği özgürlük bağımsızlık savaşıyla tekrar elde edilebilir. Bir diktatör tarafından yok edilen özgürlüğünde tekrar elde edilmesi için, bağımsızlık savaşı gibi, bir savaş verilmesi gerekebilir. Biz, Kurtuluş Savaşını sadece düşmanı yurttan kovmak için değil vatanda özgür yaşamak için verdik. Özgür yaşamak için devrimleri yaptık.Saltanatı kaldırdık, cumhuriyeti kurduk. Vatanda özgür yaşamak ortamını sağlamamış olsaydık bu kadar akan kana yazık olurdu. Özgürlükleri yok etmek açısından bir diktatörle, ülkeyi işgal eden, düşman arasında pek fark yoktur. Yaşama özgürlüğünü düşman kısıtlar. Yaşama özgürlüğünden sonra gelen fikri ifade özgürlüğünü de diktatör kısıtlar. Düşman işgalinden kurtulup yaşama özgürlüğüne kavuşmak için Samsun'a çıkmıştık. Son zamanlarda ülkede özgürlükleri ortadan kaldıran gelişmeler oluyor. Bu gidişle Samsun'a yeniden çıkmak gerekecek.
Devletin gücünü ele geçiren bir şahsın bu gücü özgürlükleri yok etmek için kullanmasına diktatörlük denir. Bugün yaşananlar bu diktatörlük tanımıyla örtüşüyor. Yargı hukukun gereğine göre değil verilen talimatlara göre hareket ediyor. Siyasetin güdümüne girmiş savcıların ve yargıçların adaleti nasıl katlettiklerine tanık oluyoruz. Yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını ortadan kaldırıp yargıyı siyasallaştırmak bir ülkeye yapılabilecek olan ihanetlerin en başlarında gelir. Meslek ahlakından yoksun, siyasetin cübbeli uşakları yargıyı siyasetin aracı haline getirmişlerdir. Yargının özgürlüklerin güvencesi olması gerekirken, yargı özgürlükleri kısıtlayan bir konuma getirilmiştir. Özelliklede fikri ifade özgürlüğü yargı tarafından büyük ölçüde kısıtlanmıştır. Ülke hapishanelerinde en çok basın mensuplarının bulunduğu dünyada ikinci ülke konumundadır.
Fikri ifade özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır. Demokraside uygarlaşmanın ve gelişmiş ülke olmanın olmazsa olmazıdır. Fikri ifade özgürlüğünü kısıtlarsanız ülkenin gelişmesinin önüne bir set çekmiş olursunuz. Yüreğinde vatan sevgisi olan hiç kimse böyle bir ihanete onay vermez. Fikri ifade özgürlüğünün kısıtlanmış olmasının bir örneği de gazeteci Sedef Kabaş'ın tutuklanmış olmasıdır.
Bir televizyon konuşmasında söylediği bir atasözünün, zorlama bir yorumla, cumhurbaşkanına hakaret olarak değerlendirilmesi sonucu olarak Kabaş'ın tutuklanmış olması ne adalete ve nede vicdana sığar. Gece saat 2.00 de, kaçma ve delilleri karartma olasılığı olmayan, gazeteci bir kadının evinden gözaltına alınması zulümdür. Bu hakka ve vicdana sığmayan davranış bir gözdağı verme amacıyla yapıldıysa bu daha da vahimdir. Böyle pespaye davranışlarla Cumhuriyetin ve demokrasinin yılmaz bekçilerini sindirebileceklerini düşünenler gaflet, delalet ve hatta ihanet içindedirler. Zulüm payidar olmaz.
23.Ocak.2022
Pendik
Emin Varol
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2016 Özgür İstanbul