22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Ankara14°C

ÜMMETÇİ

Emin Varol

26 Mart 2019 Salı 11:08

15 Mart Cuma günü Yeni Zelanda'nın Christchurch şehrinde bir manyak, Cuma namazı kılan 50 Yeni Zelanda yurttaşını katletti. Katledilenler Müslüman Yeni Zelandalıydı. Yeni Zelanda halkı ve devleti bu menfur cinayeti, etkin bir biçimde, telin etti. Katledilenlerin Yeni Zelandalı kimliğinin Müslüman kimliğinden önemli olduğunu, gerek protestolar ve gerekse yetkililerin beyanları kanıtladı. Yeni Zelanda Başbakanı "Teröristin Yeni Zelanda'da yeri yok, dünyanın hiçbir yerinde yeri yok. Ama ölenler bizdendi, Yeni Zelandalıydı" dedi. Yeni Zelanda halkı ölenlerin yakınlarının acılarını, içtenlikle, paylaştı. Müslüman olan yurttaşlarıyla dayanışma içinde olduklarını kanıtlamak için, Müslüman olmayan kadınlar başörtüsü kullanmak jestini gösterdi. Bu menfur olay bütün dünyada orantılı bir şekilde kınandı. Bizim davranışımız, Yeni Zelanda'nın içişlerine müdahale şeklinde yorumlanacak bir düzeyde ve teröristin amacına hizmet edecek mahiyette oldu. Teröristi muhatap alarak, yazmış olduğu manifestoyu eleştirmek gibi garabet sergiledik. AKP Genel Başkanı " Mesajınızı aldık. Kininizin devam ettiğini anladık. Dedelerinizi Çanakkale'den kimini ayakları üstünde, kimini tabutla gönderdik.Biz buradayız. Sizi de dedeleriniz gibi göndeririz. İstanbul Konstantinopol olmayacak" gibi laflar etti. MHP Genel Başkanı " Gelin sizi kanınızda boğalım" diyerek siyasi düzeyini göstermiş oldu. Teröristin amacı dünyada bir İslam düşmanlığı yaratmaktı. Bizimkilerde bu tip davranışlarla ona yardımcı oldu. Bu sözler teröristi, Yeni Zelanda ve Avustralya halkının temsilcisi kabul etmek ve onun şahsında bu halkları karşımıza almak sonucunu doğurur. Başkan Yardımcısıyla Dışişleri Bakanını derhal Yeni Zelanda'ya göndererek terör kurbanlarına Yeni Zelanda idarecilerinden daha fazla sahip çıkmaya kalktık. Kraldan çok kralcı kesildik. Derhal İslam İşbirliği Teşkilatını olağan üstü toplantıya çağırarak, bu olay karşısında İslam ülkelerinin daha fazla ses çıkarmasını sağlamaya çalıştık. AKP Genel Başkanı "Yeni Zelanda'dan gereğini yapmasını bekliyoruz. Yeni Zelanda gereğini yapmazsa biz yapmasını biliriz" dedi. Ne yapacağı gerçekten merak konusu. Bu söz ve davranışların ülkenin yararına olmadığı aşikar. Bu orantısız davranışın ümmetçi bir anlayıştan kaynaklandığı gerçeği ortada. Ümmetçi anlayışta inanç kimliği yurttaşlık kimliğinin çok çok önündedir. Benim inancımda olanlar bendendir, benim inancımda olmayanlar karşımdadır anlayışı ümmetçi anlayışın bir özelliğidir. Yeni Zelanda'daki terör kurbanlarının Müslüman olmuş olmaları Yeni Zelanda yurttaşı olmalarından çok daha önemlidir. Onun için bütün Müslümanların onlara, Yeni Zelandalılarda daha fazla, sahip çıkması gerekir. Bu inanç bağı tarihin hiçbir döneminde gerçekleşmemiştir. Aynı dinin mensuplarının kendi aralarındaki savaşlarda akan insan kanı deryaları doldurur. Bugün bile aynı dinden olanların kanlı mücadelesi devam etmektedir. Milliyetçiliği ayaklar altına alan ümmetçilerden ulusal yararlar doğrultusunda davranış beklemek boşunadır. Yeni Zelanda olayı buna son bir örnektir. 31 Martta sandığa giderken bu hususları düşünmek, bu toprakların çocuğu olduğunu kabul eden, herkesin görevidir.