ULUS
Emin Varol
15 Aralık 2023 Cuma 11:17
Osmanlı Devletinin tarih sahnesinden çekilmesinin akabinde, ümmetçi Osmanlının yerini ulusalcı Türkiye Cumhuriyeti almıştır. Ulus aynı yazgıyı paylaşan ve beraber yaşama iradesini gösteren insanların topluluğudur. Böyle bir toplulukta inanç ve soy ayrımı gözetilmez. Çünkü böyle bir ayrım gözetilecek olursa ne aynı yazgıyı paylaşmak ve nede birlikte yaşama iradesi oluşur. Ulus devletin bir ulusal kimliği vardır. Bu kimlik ulus devletin bütün fertlerini kapsayan, bir çatı kimliğidir. Bizim ulusal kimliğimiz TÜRK kimliğidir. Anayasamızda “Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” der. Bu gereklilik koşuludur. Fakat yeterli değildir. Bu ülkede yaşayanlarla aynı yazgıyı paylaşmak ve birlikte yaşama iradesini göstermek yeterlilik koşulunu oluşturur. Bu devleti kuranlar bu kimliği şöyle tanımlarlar “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir”. Bu ifadede ne inanç söz konusudur ve nede soy. Ulusal bilinç ruh ister, heyecan ister. Bu ruh ve heyecan “Ne mutlu Türküm diyene” vecizesinde hayat bulur. Ne mutlu Türk doğana veya Türk olana denmiyor. Çünkü Türk doğulmaz, Türk olunur. Türküm diyenin Türk soyundan olduğunu kast etmiş olmasının ne tarihsel ve nede bilimsel hiçbir dayanağı yoktur.
Türkiye coğrafyasında yaşayan 85 milyon insanın kaçının soyu hiç değişmeden Orta Asya’dan geldiği gibi kalmıştır? Bütün Türkiye’yi arasan belki bir tek aile bile bulamazsın. Göç edenler geldikleri bölgelerdeki insanlarla karışmış, aile oluşturmuş soyları değişmiştir. Geldikleri bölgelerde yaşayanların kültürlerinden etkilenerek kültürel yapılarında da büyük değişiklikler olmuştur. Türkler Türkiye coğrafyasında oluşan bütün uygarlıkların mirasçısıdır. Türküm demekle Türk soyundan geldiğini kast etmenin hiçbir anlamı yoktur. Türklük bilinci bu topraklarda yaşayanlarla beraber yaşamak iradesini göstermek, onlarla beraber ağlayıp, beraber gülmeye razı olmaktır. Bu bilinç ülke bütünlüğünün ve ulusal birliğin çimentosudur. Ulusal bütünlük, çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmanın olmazsa olmazıdır.
Büyük şair Mehmet Akif Ersoy “Girmeden ayrılık bir millete düşman giremez,/ Toplu vurursa yürekler onu top sindiremez,” diyor. Türklük bilincinin ulusal bütünlük üzerindeki etkisini azalmak, dolaysıyla ülkenin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasını engellemek isteyen hainler Türküm demenin, Türk soyundan geldiğini vurguladığını, dolaysıyla ırkçı bir söylem olduğu safsatasını ileri sürüyorlar. Emperyalist uşağı bölücülerle ümmetçiler ulusalcılara karşı bir cephe oluşturmuş durumda. Bölücüler ırkçı ve faşist bir tutum sergilerken, ümmetçiler dini ön plana çıkarıyorlar. Bölücülerin demokratik hakların arkasına sığınarak anadillerin özgürce kullanılması isteği masum bir istek değildir. Bu istek birlikte yaşama iradesini ortadan kaldıran bir sonuç doğurur. Ümmetçilerin devletin düzenin din kurallarına dayandırılması isteği, farklı inançlardan oluşan toplumun temeline dinamit koymaktır.
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2016 Özgür İstanbul