25 Kasım 2024
  • İstanbul9°C
  • Ankara2°C

SİSTEM

Emin Varol

27 Mayıs 2020 Çarşamba 17:48

 

 

Toplumsal sorunların çözümüne bireylerin katılımını sağlayan demokratik sistemlere katılımcı demokrasi denir. Katılımcı demokrasi ortak aklın en geniş şekilde kullanılmasını sağlar. Demokrasi seçimden seçime sandık başına gidip, sonra sorunların çözümü için seçilenleri parmakla gösterip çözsünler demek değildir. Katılımcı demokrasilerde sorunların çözümüne bireylerin katılımını sağlayacak kanallar sürekli açık tutulur. Bunun içinde seçenle seçilenin sürekli iletişim içinde bulunması gerekir. Seçen seçilene sorunlarını aktarırken çözüm önerilerini de beraber sunma olanağına sahip olmalıdır. Halkın sorunların çözümü için sunmuş olduğu öneriler yasama organı için yol gösterici olur. Bu sorunların çözümü için seçen ve seçilenin ortak aklı kullanması demektir. Yasaları uygulamakla görevli olan yürütme organı da, uygulamada kolaylık elde etmiş olur. Çünkü yasanın uygulanacağı kesim, kendisi yasanın yapılmasında yol gösterici olmuştur. Yasa uygulanacağı kesimin bünyesine uygun olur. Katılımcı demokrasilerde halk, yasama ve yürütme beraber çalışır. Bu ülkenin gelişmesine, kalkınmasına ve halkın refah düzeyinin yükselmesine zemin hazırlar. Gelişmiş ülkelerin katılımcı demokratik sistemle yöneltilmeleri bir tesadüf değildir. Buda ancak demokratik parlamenter sistemle gerçekleştirilebilir. Bu sistemde egemenlik hakkını kullanan güçlerin tek elde toplanmasının sakıncalarını ortadan kaldırmak için güçler ayrılığı prensibi, kayıtsız şartsız uygulanır. Yasama, yürütme ve yargı ilişki içindedir, birbirini denetler fakat tam bağımsızdır. Sorunların sağlıklı çözümünün reçetesi katılımcı demokratik yönetim sistemi iken bizde bunun tam tersi uygulanmaktadır.

Millet seçtiği vekilleri tarafından değil, bir kişinin atadığı bakanlar tarafından yönetilmektedir. Meclisin yetkileri budanmış, meclis işlevsiz hale getirilmiştir. Halkın sesini duyup onu gerekli yerlere aktarma yolları tamamen kapanmıştır. Bakanlar meclis dışından atanmış oldukları için, meclise karşı hiçbir sorumluluk taşımamaktadır. Halkın vekiline iletmiş olduğu sorunlar ve çözüm önerilerini uygulama alanına aktarmak olasılığı yok denecek kadar azdır. Çünkü milletvekillerinin bakanlara ulaşması pek mümkün olmamaktadır. Hükümet atanmışlardan oluştuğu için halktan tamamen kopuktur. Milletvekillerinin yasama yetkisinin dahi kısıtlanmış olması seçmenin nazarında milletvekilini bir işe yaramaz konumuna getirmiştir. Bunun içinde sorunları ve çözüm önerilerini milletvekillerine aktarmanın bir yararı olmayacağı kanaati yaygındır. Milletle milletvekili ve hükümeti birbirinden kopuktur. Halktan kopuk bir sistemle halkı yönetmeye çalışmanın verimli sonuçlar vermesini beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu, içine yuvarlamış olduğumuz sorunlar yumağının nedeni bu çarpık uygulamadır. Ortak aklı kullanma olanaklarının ortadan kaldırılmış olmasının mantıklı bir açıklaması yoktur. Halkın ülke sorunlarının çözümüne katkı sağlamasının önüne geçmek, bilmeyerek yapılıyorsa aymazlık, bilerek yapılıyorsa ihanettir. Bu tek adam sistemine son vermek ülkenin yüksek yararları için kaçınılmazdır.