23 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara11°C

PARTİ DEVLETİ...

Emin Varol

11 Eylül 2017 Pazartesi 09:20

emin_varol-e1474378180144-2-16 Eylül'de, Ankara'da yapılan, AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştu. Söylediklerini analiz edecek olursak; ülkenin içinde bulunduğu durumu ve AKP iktidarının başarısızlığını görürüz. Erdoğan " Terör örgütleri bir yandan, çeşitli ülkeler diğer yandan ülkemizi yıpratmak için var güçleriyle çalışıyorlar" diyor. AKP'nin iktidara geldiği tarihte terör sorunu yok denecek boyutlara indirgenmişti ve ülkemizi yıpratmak için var güçleriyle çalışan çeşitli ülkeler yoktu. Bunlar AKP iktidarında türedi. AB ülkeleri ile aramız iyi idi. AKP'nin yanlış politikaları terörü tırmandırdığı gibi, yanımızdaki ülkeleri karşımıza geçirdi. Bu sözler başarısızlığın bir itirafıdır. Konuşmasının başka bir yerinde "Türkiye'nin kaderi ile AKP'nin kaderi bütünleşmiştir" diyor. Bu devletin bir parti devletine dönüştüğünün itirafıdır. 16 Nisan referandumunda "Hayır" diyenler, anayasa değişikliğinin geçmesi halinde, devletin bir parti devletine dönüşeceğini söylediği zaman, bugün devlet parti devleti haline gelmiştir diyenler, bunun yalan olduğunu ve demokrasinin daha da güçleneceğini söyleyerek, halkı aldattılar. Parti devleti uygar dünyanın değerleriyle bağdaşmaz. İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi değerler parti devletinde gündemin birinci maddesini oluşturmaz. AB ülkeleriyle papaz oluşumuzun gerçek sebebi budur. Bunun böyle olacağını "hayır" cephesi haykırdı. Fakat devletin gücünü kullananlar, işin içine hilede katarak, bu haykırmayı etkisiz hale getirdi. Şimdi yakınıyorlar. Bu kafalarla nereye kadar? Erdoğan; Avrupa'da yüzyıllardır ekonomik, sosyal ve siyasal ilişkilerimizin en güçlü olduğu Almanya'yı düşman ilan etti. "Ben Almanya'daki vatandaşlarıma şunu söylüyorum. Türkiye düşmanlarına oy vermeyin" diyor. Türk asıllı Alman vatandaşlarını buradan yönetmeye kalkmak, Almanya'nın egemenlik haklarına müdahale anlamına gelir. Diğer taraftan, Türk asıllı Alman vatandaşlarına, Almanların dış güçlerin güdümünde olan insanlar olarak bakmasına neden olur ki; buda onların sosyal durumunu çok olumsuz etkiler. Kendi hırsını tatmin etmek için başkalarını kurban etmek sorumsuzluktur. Bu, inci gibi, konuşmalardan muhalefette nasibini aldı. Herkesin cumhurbaşkanı olması gereken Erdoğan, " Türkiye'nin en büyük şansızlığı çapsız, ruhsuz, plansız bir ana muhalefet partisine sahip olmasıdır. Dil normal bir muhalefet dili değil, adeta bir terör örgütü dili" diyor. Ana muhalefet partisinin milyonlarca seçmeni var. Demek  ki; bu insanlar çapsız, ruhsuz, plansız bir partiye oy verecek kadar ahmak, zeka engelli. Bu sözler eleştiri boyutlarını çok aşıyor, milletin bir kısmına ağır hakaret boyutuna ulaşıyor. Bu sözlerin sahibine ana muhalefet partisine oy verenler, nasıl benimde cumhurbaşkanım diye bakacaklar? Bu durumda cumhurbaşkanı sadece cumhurun bir kesiminin başkanı konumuna düşüyor. Cumhurbaşkanının milletin birliğini temsil etme niteliği tartışmalı duruma geliyor. Terör örgütleri iktidarı eleştiriyor, muhalefet partisi de iktidarı eleştiriyor. Doğal olarak, her ikisinin kullandığı muhalefet dilinde benzer taraflar olacaktır. Bundan hareketle, terör örgütleriyle ana muhalefeti aynı paralele oturtmaya çalışmak, en azından, siyasi bir ahlaksızlıktır. Yaratılmak istenilen algı; iktidara muhalifsen teröristsin. 2019'daki seçimlerde iki defa düşünmeliyiz.   8.Eylül.2017     Çınarlı Emin Varol