21 Kasım 2024
  • İstanbul6°C
  • Ankara14°C

NEŞE DOLUYOR İNSAN

Canan Murtezaoğlu

23 Nisan 2024 Salı 14:03


104 yıl önce bugün, ülkemiz işgal altındayken, bin bir çeşit zorluk içinde yiğit insanlar bir adım attılar
ve Büyük Millet Meclisini açtılar. Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, tüm silah
arkadaşlarını ve Meclisin açılması için maddi manevi destek veren herkesi saygı, şükran ve minnetle
anıyorum. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Bu gök kubbenin altında
vatanımızda, millî birlik içinde, laik bir hukuk devleti olarak nice 23 Nisanların kutlanması
dileğimle…
Bir önceki yazımda İtilaf Devletlerinin İstanbul’un işgaline Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını
“sebep” olarak gösterdiğini ve bunu resmi bir bildiri ile tüm ülkeye yaymaya çalıştıklarını yazmıştım.
Mustafa Kemal Paşa da bu resmî bildiri üzerine genelgeler yayınlamış, aldatılmamaları konusunda
milletimizi uyarmış ve işgale karşı her türlü önlemi aldırmıştı. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti Merkez Heyetlerine yapılan bildiri ile sağduyu ve birlik çağrısı yapılmış, düşman
bildirilerini alıp Anadolu içine yayanlar ve Anadolu haberleşmelerini İstanbul’a verenler casus kabul
edilmiş ve cezalandırılacakları belirtilmişti. Eskişehir ve Afyon’daki yabancı birliklerin silahlarının
alınması ya da oradan uzaklaştırılmaları, Geyve Boğazı ve santralinin işgali, Geyve, Ulukışla
yakınlarında demiryolu hatlarının bozulması, Anadolu’da bulunan yabancı subayların tutuklanması ve
Konya’daki tren hattına el konulması da diğer önlemler içindeydi. “Biz, haklarımızı ve
bağımsızlığımızı savunmak için giriştiğimiz mücadelenin kutsallığına ve hiçbir kuvvetin bir milleti
yaşamak hakkından yoksun edemeyeceğine inanıyoruz.” diyen Mustafa Kemal Paşa için en önemlisi
olağanüstü yetkide bir meclisin Ankara’da toplanmasını sağlamaktı.
Atatürk, toplanmasını düşündüğü meclisi ilk taslakta “kurucu meclis” olarak yazmıştır. Şöyle der:
“Efendiler, amacım da toplanacak meclisin ‘rejimi değiştirmek’ yetkisine ilk anda sahip bulunmasını
sağlamaktı. Fakat bu deyimin kullanılmasındaki amacı gerektiği gibi anlatamadığımdan ya da
açıklamak istemediğim için halkın alışık olmadığı bir deyimdir, diye, Erzurum ve Sivas’tan uyarıldım.
Bunun üzerine ‘olağanüstü yetki sahibi bir meclis’ deyimini kullanmakla yetindim.”
Ankara’ya gelmekte olan vekillerle haberleşilir ve kendilerine moral yükseltici bilgiler verilir.
İstenilen yapıda örgüt kurmak yerine Karakol Cemiyetini oluşturma gayretinde olanlar Malta’ya
sürgün edilmiştir. Atatürk şöyle diyecektir: “İstanbul’da yeniden örgüt kurmak için çok sıkıntılı
çalışmalar yapmak ve o zamanki durumumuza göre gücümüzün üstünde para harcamak zorunda
kaldım.” Mustafa Kemal Paşa, kolordulara çektiği telgrafla “milli emeller aleyhinde propaganda
yapan” gazetelerin Anadolu’ya sokulmamasını ister. Bunlar: Peyam-ı Sabah, Serbestî, Alemdar,
Bosfor, Entanet gazeteleri ve onlarla aynı nitelikte olan bütün Rumca ve Ermenice gazetelerdir.
Mustafa Kemal Paşa hem iç isyan dalgalarını durdurmak için mücadele etmekte hem de “genel
durumu henüz kavrayamayan mebusları, korkulacak manzaralar karşısında bırakmamak” için
uğraşmaktadır. 18 Nisan gecesi Kâzım Kara Bekir Paşa’dan şu istekte bulunur: “Disiplinine,
gayretine, imanına tamamen itimat edilecek ve herhangi bir yerde patlayacak bir ayaklanmayı anında
tepeleyebilmek üzere güçlü bir yumruk gibi güvenilebilecek seyyar yedeklere ihtiyaç görülmektedir. Bu
amacı temin etmek için bir müfrezenin Ankara’ya yollanmasını gerekli görmekteyiz.”
Meclisin “Nisan’ın 23 üncü Cuma günü açılmasına” karar verilir ve 21 Nisan 1920’de bir genelge
yayımlanır. Atatürk genelge için, “o günün duygu ve düşüncelerine ne denli uymak zorunluluğunda
bulunulduğunu gösterir bir belge” diyecektir. “Çok ivedidir” notuyla tüm ülkeye gönderilen
genelgenin ilk maddesi şudur: “Yüce Allah’ın yardımıyla Nisan’ın 23 üncü Cuma günü, Cuma
namazından sonra Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.” Genelgenin diğer beş maddesi de

topluca şöyledir: “Bütün değerli mebuslarla kutsal Hacı Bayram Veli Camiinde Cuma namazı
kılınarak Kur’an’ın ve namazın nurlarından faydalanılacak, namazdan sonra Peygamberimizin kutlu
sakalı ve kutsal sancak alınarak Meclis binasına gidilecek, Vali Beyefendi Hazretlerinin düzenlemesi
ile hatim indirilmeye ve kutsal Buharî-i Şerif okunmaya başlanacak ve kutsal hatmin son bölümleri
uğurlu olsun diye Cuma günü namazdan sonra Meclis önünde okunup bitirilecek, yüce Halifelik ve
Padişahlık makamının ve bütün ülke bölümlerinin kurtulması amacıyla yapılan ulusal çalışmaların
önemi ve kutsallığı ve her yurttaşın kendi vekillerinden oluşan bu Büyük Millet Meclisinin vereceği
yurt görevlerini yapmaya zorunlu bulunduğu hakkında vaazlar okunacak ve bu bildirinin hemen
yayımlanıp dağıtılması için her araca başvurulacak, hızla en uzak köylere, en küçük askerî birliklere,
memleketin bütün örgüt ve kurumlarına bildirilmesi sağlanacaktır. Yüce Allah’tan başarılar niyaz
olunur.”
Mustafa Kemal Paşa Meclis açıldıktan sonra Anadolu’nun önem kazanacağını bilmektedir. İstanbul
halkı olaylardan uzak kalmamalıdır. Balıkesir’deki 61. Tümen Komutanlığını görevlendirir. Anadolu
Ajansı’nın günlük bildirileri Bandırma’dan emin kayıkçılar ve vapur kaptanlarıyla düzenli olarak
İstanbul’a ulaştırılacaktır. 22 Nisan’da; bir bildiri daha yayımlanır ve şöyle denir: “Büyük Millet
Meclisi açılarak göreve başlayacağından o günden sonra bütün sivil ve askerî makamların ve bütün
milletin bağlı olacağı yer o Meclis olacaktır, duyurulur.”
Ve 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi açılır. Meclis; seçilen milletvekilleri ile taarruza uğrayan
Hükûmet Merkezinden yani İstanbul’dan canını kurtararak gelen milletvekillerinden oluşmuştur.
Meclis’in kendisine teşekkürlerini bildirmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa, “Benim için dünyada en
büyük mükâfat, milletin en ufak takdir ve iltifatıdır,” diyecek ve Devlet vazife ve sorumluluğunun
Temsil Heyetinden Meclise alınmasını isteyecektir: “Bu dakikadan itibaren teklif ediyorum: Derhal
memleketin mukadderatını üzerinize alınız! Bütün bu Meclis, bütün manasıyla sorumlu olmak lazım
gelir. Millet bizi ancak bunun için gönderdi; bizi buraya beş kişinin eline milleti terk edelim diye
göndermemiştir.” Son cümleyi günümüz milletvekilleri acaba hatırlamakta mıdır?
22 Nisan 1924’te Hâkimiyeti Milliye gazetesi, Büyük Millet Meclisinin ilk açılışı ve önceki olaylar
hakkında Atatürk’le bir görüşmeyi yapar. Şu satırlar yer alır gazetenin sayfasında: “Mustafa Kemal
Paşa koltuğa gömüldü, birkaç dakika düşündü, sigarasından pencereye doğru giden helezonlu
dumanları bir süre sessizce izledi ve anılarını ağır ağır şöyle anlattı: ‘16 Mart’taki feci olay üzerine
artık İstanbul’a büsbütün kement vurulmuş, millet ve ülke başsız kalmıştı. Onun bağımsızlığını
düşünmek ve kurtarmak için Ankara’da bir Meclis toplamak gerekti.” O Meclis toplanacak, İslam
âlemine çekilen telgraftaki “mucize” gerçekleşecektir.
23 Nisan’ın ne anlama geldiğini çocuklarımıza sıklıkla hatırlatmak, onların ulusal egemenlik şuuru ile
yetişmelerini sağlamak annelerin, babaların ve öğretmenlerin görev ve sorumluluğudur.
Yaşasın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı!

Canan Murtezaoğlu

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.