KÜME DÜŞTÜK
Emin Varol
02 Mayıs 2017 Salı 08:55
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) 25 Nisan'da yaptığı toplantıda, 113 evet, 45 ret ve 12 çekimser oyla, Türkiye'yi "siyasi ve hukuki denetim" sürecine aldı. İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak ve geliştirmek amacıyla kurulmuş olan AKPM'ne 1949 dan beri Türkiye üye. 1996-2004 yılları arasında Türkiye bu denetim sürecindeydi. Yapılan reformlar ve AB Kopenhag kriterleri alanındaki gelişmelerin neticesinde 22 Haziran 2004'te bu denetim sürecinden çıkartılmıştık. AKPM'nin bu kararı Türkiye'nin 13 yıl geriye gittiğinin göstergesidir. Bu koşullarda AB üyelik sürecinin devamı olası değil. Şayet AKPM'nin koşullarını yerine getirirsek 2018'de bu denetim sürecinden çıkabiliriz. Bu koşulları AKPM'nin dayatması olarak değil, çağdaş, demokratik, insan haklarına saygılı ve hukukun üstünlüğünü kabul eden bir toplum olmanın koşulları olarak değerlendirmek gerekir. AKPM'i, OHAL'in mümkün olduğu kadar çabuk kaldırılmasını, OHAL'i gerektiren konular dışında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarılmamasını, kamu görevlilerinin toplu halde işten çıkarılmamasını, OHAL Araştırma Komisyonu kurularak KHK ile işinden olanların mağduriyetlerinin giderilmesini, adil yargılanmanın güvence altına alınmasını, ifade özgürlüğünü sağlayacak önlemlerin alınmasını, yargılanmayı bekleyen tutuklu aydınların, parlamenterlerin, gazetecilerin, belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmalarına acilen başlanmasını, Venedik Komisyonu'nun 18 maddelik anaysa değişikliği ile ilgili tavsiyelerine uyulmasını, terörle mücadele yasasının tekrar gözden geçirilmesini, istiyor. Kararda ayrıca idam cezasının yeniden getirilmesi halinde AB üyeliğinin tehlikeye gireceği ve son halk oylamasının demokratik standartlardan uzak olduğu, belirtiliyor. 15 Temmuz darbe girişimi sonucunda ilan edilen OHAL, demokrasiyi rafa kaldırdı. Meclis devre dışı kaldı. Ülke KHK lerle yönetilmeğe başladı. Devlet kadrolarında, FETÖ bahanesiyle, akıl almaz bir temizlik yapıldı, yapılıyor. İşlerinden atılan yüzlerce masum insanın yerine AKP yandaşları dolduruluyor. Liyakat değil partiye bağlılık kriter olunca işlerde yürümüyor. Devlet mekanizması artık işlemiyor.Devlet bir parti devleti haline getiriliyor. Her konuda KHK çıkarılıyor. Halbuki KHK'ler OHAL'i gerektiren konularla sınırlı kalmalıdır. Bu işten çıkarmalar binlerce insanın mağduriyetine neden oluyor. Yapılan hataları, kısmen de olsa, gidermek için bir Araştırma Komisyonun kurulaması, aylarca evvel, gündeme geldi, hala bir ses yok. Mecliste kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun hazırlamış olduğu rapor hala kamuoyuna açıklanmış değil. 15 Temmuz darbe girişiminin ne olduğu açıklık kazanmış değil. Tam bir kapalı rejim. Şu anda ülkede ne demokrasi var, ne fikir özgürlüğünden bahsedilebilir, ne insan haklarına saygı var ve nede hukukun üstünlüğü söz konusu. AKPM'nin almış olduğu kararı " siyasal nitelikli ve Türk-İslâm düşmanlığından kaynaklanan" bir karar olarak değerlendirmek doğru olmaz. Ülkenin yararlarını göz önünde bulundurarak gerçekçi bir değerlendirme yapmak gerekir. Cumhurun başı "karar siyasi niteliklidir, tanımıyoruz" diyor. Tanımazsan ne yazar? AKPM'i, zatı alileri tanımıyor diye, kararı değiştirecek değil. Kabadayı kafasıyla devlet idare edilmez
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2016 Özgür İstanbul