27 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Ankara3°C

GİDİŞAT

Emin Varol

17 Ocak 2020 Cuma 16:47

 

AKP iktidara geldiğinden bu yana, gelişmeler ülkenin Ortaçağ karanlığına süratle sürüklendiğini gösteriyor. AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kafasının arkasındaki, Türkiye'yi İslam ülkesi yapma fikri, ülkenin geleceğine karanlık bir zemin hazırlıyor. AKP'li Cumhurbaşkanının söylemleri ve eylemleri, kendisinin kripto bir Müslüman Kardeşler mensubu olduğunu kanıtlar niteliktedir. Necmettin Erbakan başbakanken, Hüsnü Mübarek'e Mısır'da terör estiren Müslüman Kardeşler örgütüne karşı daha hoşgörülü olmasını tavsiye edince, Mübarek bunların terörist olduğunu ve teröristlere ödün vermeyeceğini söyler.  

CB. Erdoğan Erbakan'ın talebesidir. Mübarek'in iktidardan düşmesiyle yerine Müslüman Kardeşlerin önderi olan Mursi gelmiştir ve Türkiye-Mısır ilişkileri, tarihte hiç olmadığı düzeyde, iyi bir zemine taşınmıştır. Mursi Mısır'ı şeriatla yönetmeye kalkınca askeri bir müdahaleyle görevden uzaklaştırılıp yerine Sisi geçince, Türkiye-Mısır ilişkileri kopmuştur. Bunun nedeni CB Erdoğan'ın Müslüman Kardeşler taraftarı olmasıdır. CB Erdoğan bu yönünün kamufle ederek, demokrasi havariliğine soyunarak Mısır'daki gelişmeleri eleştirmiştir. Suriye politikasını yine bu Müslüman Kardeşler ideolojisi belirlemiştir. Beşer Esat yönetimini bertaraf edip yerine Müslüman Kardeşler yönetimini getirmek için Türkiye   Ortadoğu bataklığına sokulmuştur. Libya'ya asker göndermenin nedeni de Ulusal Mutabakat Hükümetini ayakta tutmaktır. Çünkü bu hükümet Müslüman Kardeşlerin temsilcisidir.

Müslüman Kardeşlerin nihai hedefi İslam ülkelerini tek bir çatı altında toplamak ve Suni mezhebinin kurallarına göre yönetmektir. Bu tam bir ütopyadır. Çünkü İslam dünyasında Sunilerden daha çok diğer mezheplerden olanlar vardır. Din kurallarına göre toplumları yönetmek fikri çoktan tarihin çöplüğüne gömülmüştür. Çünkü dinde tek bir doğru yoktur. Herkesin inancı kendine göre doğrudur. Birinin doğrusu diğerinin eğrisidir. Bireylerin inandıkları gibi yaşamaları bir haktır. Fakat kamu düzenini inanç sistemine göre düzenlemek kaostan başka bir şey getirmez. Din kurallarına göre toplumu yönetmeye kalksak kısasa kısas, çok eşli evlilik, hırsızın elini kesmek v.s gibi, çağın çok gerisinde kalmış uygulamaları hayata geçirmemiz gerekir. Hele din indirilen değil de uydurulan bir dinse, işler daha da içinden çıkılmaz bir hal alır. Laiklik sistemi bu içinden çıkılmaz sorunu çözümlemiştir. Bir taraftan, bireysel düzeyde insanların inançlarını güvence altına alırken, diğer taraftan kamu düzenini aklın ve bilimin gösterdiği şekilde belirler. Laiklik mezheplerin bölücü ve ayrıştırıcı etkisini ortadan kaldırarak ülke bütünlüğünün çimentosunu oluşturur. Laiklik demokrasinin olmazsa olmazıdır. Laik sistemin yerine dinci bir sistemi getirmeye çalışmak ülkeye ihanettir. AKP'li CB Erdoğan, sapık Müslüman Kardeşler ideolojisini hayata geçirmek gayreti içindedir. Bunun sonucu olarak ülkede tarikatlar ve cemaatler paralel bir devlet yapılanmasını oluşturacak konuma getirilmiştir. Milli Eğitim laik eğitim olmaktan çıkarılmış, dinci eğitime dönüştürülmüştür. Müslüman Kardeşler duyulan sempatinin bedelini, şimdilik ekonomik dar boğaza girmekle ve hayat pahalılığıyla ödüyoruz. Yarınlar ise karanlık.