EDEBİYAT YARIŞMALARI
YUNUS EMRE YÜCEBAŞ
21 Ocak 2025 Salı 18:59
Satranç dünyasında kupa, madalya; katılım belgesi, taş gibi çeşitli ödüller almayı ne kadar mantıklı ve rana buluyorsam, edebiyat dünyasında bunun tam tersi bir kanaat barındırırım. Evet, edebiyat yarışmalarına önceden beri çekimser bakarım. "Bu çekimserlik, yarışmaların çok fazla olması ve kafamızı çevirdiğimiz yanda bir edebiyat yarışması görmemizden mi yoksa işbu yarışmalarda belli bir hakkaniyet çerçevesi olmamasından mı?" diye soranlar olabilir. Böyle bir soruya cevabım, her ne kadar ilk faktör etkin olsa da, temel gerekçe ikinci durum olmaktadır. Satrançta ulaşılan ödüller hakikaten yorucu bir zihinsel yolculuk sonunda elde edilir ve sporcu, kendi kaderini çizerek ödülüne haiz olur. Edebiyatta ise bunun aksi bir portre vuku bulur: Rasyonalite yerine romantizm rüzgarlarının estiğini söylemek mümkündür. Öyle ki, bu yarışmalarda hem uygulanan perspektif hem uygulanan metotların kalitesi üzerinde düşünülmesi gereken unsurlar olmakta. Burada isim vererek ilerlemek istemiyorum. Zira, belli bir şeylerin ismini vererek sorgulama ve tenkit icra ettikçe kötü olan siz oluyorsunuz. Kaldı ki, mevzubahis durumun bir iki topluluk ile sınırlı kalmayıp genel geçer bir norm haline geldiğini dikkate alırsak, isimler üzerinden gitmek de zaten pek mantıklı bir strateji olmaz. Bu konuda durum öyle bir hale gelmiştir ki, ister mütedeyyin camia, ister seküler camia olsun düzenlenen yarışmalar, belli bir kaliteyi yakalamak kaygısından uzak bir görüntü çizmekteler. Sözgelimi bazı yarışmaların ideolojik yayınlar almaları, bazılarının adayları kendileri belirleyip demokrat bir izlenim vermek maksadıyla eserleri dahi görmeden oylama yapma yoluna gitmeleri, bazılarının belli bir ücret karşılığında mevzubahis ödülleri sanatkâra takdim etmeleri gibi durumlar olabilmektedir. Hakeza formatların hangisi şeffaf bir parite sunar muamma... Belki de hiçbiri. Hal böyle olunca da ortada yarışma namına bir şey olmadığı tecelli eder aslına bakarsak. Mesela, son birkaç -ismi mahfi zira burada maksat kimseyi karalamak değil, sistemdeki yanlışlara değinmek- senedir inşa edilen büyük organizasyonlardan birisi, daha yazarın kitaplarını dahi almadan adayları belirliyor. Ortada kitaplar yok. Ancak, yarışmaya başvuru yapılınca adayları belirleyen bir mekanizma mevzubahis. Nihai etapta ise belirlenen adaylara dair okurların oylama yapması beklenerek demokratik bir izlenim verilmeye çalışılıyor. Herhangi bir eseri tahlil etmeden, yarışmadaki adaylar neye göre seçiliyor? Bu, bir sorunsal olarak yerini muhafaza ediyor. Bununla beraber, sorulması gereken diğer bir soru da demokratik bir yapı söz konusu ise, niçin katılım başvurusunda bulunan bütün adaylar, yarışmadaki oylama sistemine dahil olamıyorlar? Yarışma, şaşırtıcı şekilde, hem mütedeyyin hem seküler çevrelerden önde gelen isimleri çekmiş. Bunların birçoğu, makro ölçekte bilinirliğe sahip isimler olmakla birlikte, işbu duruma ilave olarak nispeten az bilindik, mahalli yazarlar da klasmanda kendilerine yer bulmuşlar. Bu da, bir bakıma haksız rekabete yol açan bir unsur olarak düşünülebilir. Bir tarafta, namı ulusal, velev ki belki de uluslararası olmuş yazarlar, diğer tarafta ise mahalli ve yalnızca o dünyanın içinde sektör insanlarının tanıdığı yazarlar var. Ve bu iki kişi, haksız bir rekabet ortamında, aynı koşullarda adeta birer at misali yarışa maruz bırakılıyorlar. Bu kombinasyon içindeki bir handikap da bu, mahalli yazarın, ulusal-uluslararası yazar karşısında oya dayalı bir konjonktürde kazanma şansının son derece zayıf olması. Rekabetin bu derece ortadan kalktığı bir düzende, demokrasiye gidilmesi ise epey meşakkatli bir parametre olsa gerek. Burada, X kişisi hatalı diye bir şey de söylemek çok mantıklı olmaz. Zira, bu, kişilerin ötesinde bir felsefi anlayış ve statüko adeta. İsimler değişse de mantalite her zaman aynı kalmakta. Yani, aslında isimlerden ziyade fikirlerde sıkıntı olduğunu ifade etmek kabil. Zaten mevcut konjonktürde hiçbir edebiyat yarışmasını ciddiye alamıyor ve iştirak etmiyorum. Çok istisnai bir durum hasıl olur mu bilemiyorum.... Ama çok da gerek yok aslına bakarsak. Ne de olsa, eser ortaya koyarken öncelik duygu, düşünce ve malumatları mürekkep ile başkalarına aktarmak ve insanlara faydalı olmaktır. Hakeza ciddi bir iş için de yarışmalar elzem olmasa gerek...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2016 Özgür İstanbul
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.