DARBE
Emin Varol
15 Temmuz 2020 Çarşamba 10:29
Danıştay, Ayasofya'yı müze yapan 24 Kasım 1934 tarihli, altında Atatürk'ün de imzası bulunan, Bakanlar Kurulu Kararnamesi'ni iptal ederek Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesinin önünü açtı. Danıştay gerekçeli kararında "Ayasofya'nın Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı'nın mülkiyetinde olduğu" bu nedenle "Ayasofya'nın vakfedenin iradesi gereği sürekli şekilde cami olarak kullanılması gerektiğine" hükmetti. Danıştay, yaklaşık 500 yıl önceki bir padişah vakfiyesine dayanarak 86 yıl önceki bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi'ni iptal etti. Bu karar Osmanlı Hukukuna dayanarak alınmış bir karardır. Osmanlı Hukukuna göre ülke padişahın mülkü ve ülkenin insanları padişahın kuludur. Ancak Osmanlı Cumhuriyetin kurulması sonucunda her şeyi ile tarihe mal olmuştur. Ülke padişahın mülkü olmaktan çıkarılmış vatan yapılmış, insanlar padişahın kulu olmaktan yurttaş olma düzeyine çıkarılmıştır. Osmanlı Hukuku da tarihe gömülmüştür. Saltanat hukuku ortadan kaldırılmış saraylar, kasırlar ve bütün zenginlikler Cumhuriyetin malı olmuştur. Şimdi Danıştay'ın, padişah mülkü, mantığıyla Cumhuriyet iptal edilip saltanat geri getirilerek vatan toprakları padişah sülalesine mi dağıtılacaktır? Danıştay, Atatürk'ün imzasını taşıyan bir kararnameyi, bir anlamda "Cumhuriyet kanununu" iptal etmiştir. Aydınlanma Devriminin kurucu metinleri, Cumhuriyet kanunları, hukuksuz diyerek iptal edilecek midir? Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları için bu gelişmeler bir meydan okumadır. Mesele sadece Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılması değildir. Bu Aydınlanma Devrimine karşı yapılan gerici ve dinci kara bir darbenin tezahürüdür.
AKP Genel Başkanı ve C.B. bu konu ile ilgili yaptığı bir konuşmada, Ayasofya'nın müze yapılmasını "tarihe bir ihanet" olarak değerlendirdi. Bu çok açık haddini bilmemektir. Ayasofya'nın müze yapılması, tarihteki düşmanlıkların yerine çağdaş dostlukları ikame etmek için yapılan bir jesttir. Ancak birileri bu jesti idrak etmekten uzaktır. Bir süre önce Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesine "Sultan Ahmet'i bir doldurun ondan sonra bakarız. Bu işin bir getirisi ve götürüsü var. Götürüsünün faturası bizim için çok ağır olur. Bunlar dünyayı bilmiyorlar. Ben siyasi bir lider olarak bu oyunlara gelecek kadar istikametimi kaybetmedim" diyerek karşı çıkmıştı. Şimdi ne değişti de Danıştay'a böyle bir karar aldırdı? Bu işi bir kararnameyle halletmesi mümkünken sorumluluğu Danıştay'a yüklemeyi tercih etti. Hukukun arkasına sığınarak "Biz bir hukuk devletiyiz. Hukukun kararlarını uygulamak zorundayız" diyerek dünyayı kandıracağına inanıyor herhalde. Bu insanların aklıyla alay etmektir. Bütün alem Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını, siyasetin güdümünde olduğunu biliyor. Ülkede hukukun üstünlüğü söz konusu değil, geçerli olan üstünlerin hukukudur.
"Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim" diyen AKP Genel Başkanı ve C.B. Erdoğan, şimdi ne oldu da bu oyuna gelecek kadar istikametini kaybetti? Yoksa her şey bir karabasan mı?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2016 Özgür İstanbul