24 Kasım 2024
  • İstanbul3°C
  • Ankara0°C

CİNAYET

Emin Varol

24 Şubat 2023 Cuma 11:15

 

6 Şubat Kahramanmaraş depreminde hükümet ve AKP iktidarı enkazın altında kaldı. İş bilmezlik ve beceriksizlik birçok yurttaşımızın canına mal oldu. Bilim adamlarının yapmış olduğu uyarılar, yetkililer tarafından, hiç dikkate alınmadı. Olası bir depremin oluşturacağı zararların etkisini azalmak için hiçbir önlem alınmadı. AFAD yerel yönetimlerle nasıl bir işbirliği yapacağını, çadır kentleri nerelere kuracağını, arama kurtarma çalışmalarına en kısa zamanda nasıl başlanacağını, sahra hastanelerinin nerelere kurulacağını, beslenme için mobil mutfakların en kısa zamanda nasıl devreye alınacağını, tuvalet sorununun nasıl çözüleceğini, bunlara benzer daha bir çok önlemin hiçbirini planlamadı. Enkazlarda arama kurtarma çalışmasına derhal başlaması gereken AFAD ekipleri aradan hayati öneme sahip 48 saat geçtikten sonra arama kurtarma çalışmasına başlayabildi. Bütün bu aksaklıkların nedeni AFAD yöneticilerinin liyakatsiz, basiretsiz ve beceriksiz olmalarıdır. AFAD'a yönetici atanırken değerlendirme liyakatine göre değil sadakatine göre yapılmaktadır. AFAD yöneticilerinin büyük bir kısmının ilahiyatçı olması bir tesadüf değildir. Dinci iktidar kendilerinden olan ilahiyatçılara devletin kapısını ardına kadar açmıştır. Halbuki İslamiyet'te işi ehline vermek gerekir. Çünkü Kuran'da "İşi ehline veriniz" ayeti vardır. İşinin ehli olmayan AFAD yöneticilerinin beceriksizliği ve iş bilmezliği sonucunda arama kurtarma çalışmalarına çok geç başlanmış buda bir çok depremzedenin hayatına mal olmuştur. Bunun adı cinayettir. Bu deprem felaketinde devlet adeta milletin katili olmuştur.

Felaket halinde devletin millete sahip çıktığını kanıtlayan iki kurum vardı. Biri milletin gözbebeği ordu diğeri de Kızılay'dı. Bu felakette her iki kurumda yeteri kadar çabuk sahada görünmedi. Askerin ve Kızılay'ın sahada olması felaketzedeler için, en azından, bir moral kaynağıdır. Buda iktidarın liyakatsizliğinin, basiretsizliğinin ve beceriksizliğinin bir kanıtıdır.

Zor zamanlarda millet yanında askeri ve Kızılay'ı görmek ister. Kızılay'ı yanında göremeyenler  ister istemez Kızılay nerede der. Bu çok masum bir sorudur. Velev ki bu soru Kızılay geciktiği için eleştiri olarak ta sorulmuş olsa yinede yadırganmaması gerekir.

Bu soruyu dile getirenler için AKP'li Cumhurbaşkanı deprem bölgesinde yapmış olduğu konuşmada hakaretler yağdırdı. Kendi yurttaşlarına "be namussuzlar, be ahlaksızlar, be adiler" diye küfür etmek bir cumhurbaşkanına yakışır mı? Din tacirliği yaparak oy toplamağa çalışır. Dini "işi ehline veriniz " dediği halde bu kuralı kale almaz. İşi ehline değil de kendisine sadakat gösterene verir. Kendi liyakatsizliğinin, kendi beceriksizliğinin faturasını "bu kader planında vardır" diyerek Allah'a kesmeğe kalkar. Buna benzer daha birçok kusuru olan bir cumhurbaşkanı. Ülkenin geleceği için, önümüzdeki seçimlerde bu cumhurbaşkanını değiştirmek bir zorunluluktur.