22 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara17°C

ÇIKIŞ

Emin Varol

29 Ekim 2019 Salı 10:38

Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında, İsrail'in güvenliğini sağlamak için Suriye'yi ateşe attık. Ancak Suriye'de yanan ateş Türkiye'ye de sıçradı. Suriye'de devlet otoritesinin yıkılmasının sonucu, PKK'nın Suriye kolu olan YPG terör örgütü Suriye'nin kuzeyine ve orta bölümüne egemen oldu. Suriye sınırlarımız boyunca YPG ile komşu olduk. Bu ülke güvenliğini tehdit eden bir durumdu. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonlarını gerçekleştirdik. Barış Pınarı operasyonun amacı Suriye sınırının 449 km uzunluğundaki bir bölümünde, 32 km derinliğinde, bir güvenli bölge oluşturmaktı. Barış Pınarı operasyonuna ABD'nin teröristleri sınırımızdan, 120 km uzunluğundaki bir bölümünden, 32 km güneye çekme sözü vermeleriyle operasyona ara verdik. Bu 120 km uzunluğundaki bölümün solunda ve sağında kalan bölgelerden de teröristleri  sınırımızdan 30 km güneye çekme sözünü de Ruslar verdi. Güvenliğimizi tehdit eden teröristleri etkisizleştirmek, ne ABD'yle anlaşmamız nede Ruslarla varmış olduğumuz mutabakat neticesinde mümkün olmamıştır. Bu sadece teröristlerle olan sınırımızı 32 km güneye taşımıştır. Nitekim ABD verdiği sözü tam yerine getirmediği için teröristlerden arındırılmış bölgede ordumuza taciz ateşi açılmaktadır. Aynı durum Rusların temizleyeceği bölgelerde de olacaktır. 449 km boyunda ve 32 km derinliğinde güvenli bölgeyi oluştursak bile, teröristlerle yeni sınırlarımız boyunca çatışma durmayacaktır.

Akıl almaz yanlış bir siyasetin sonucu olarak Suriye'de bir bataklığa girmiş bulunuyoruz. Bu yanlış siyasetin bedelini 4 milyon Suriyeli topraklarımızda, 40 milyar dolar masrafla, barındırarak, milletçe ekonomik sıkıntılara katlanarak  ve Mehmetçiğin kanıyla ödüyoruz. Bu ağır bedel ödemekten bir an evvel kurtulmalıyız.

Atatürk cumhuriyeti gençliğe emanet ederken bu olanları görmüş gibi; "Memleket dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve delalet ve hatta hıyanet içinde olabilirler", "Millet fark-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir" diyor. Bu gün bu söylenenler gerçekleşmiş durumda.

Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruyarak, bütün Suriye'de devlet otoritesini yeniden tesis etmek, bizim güvenlik sorunumuzu ortadan kaldıracaktır. Bunun içinde mevcut rejimle işbirliği yapmak gerekir. Yapılacak laik ve demokratik bir anayasayla göçmenlerin güvenli bir şekilde geri dönmelerine sağlanmalı, toplumun bütün kesimlerinin hakları güvence altına alınmalıdır. Huzur ve barışın egemen olduğu bir Suriye oluşturmak bir insanlık görevidir. Siyasette duygusallığın yeri yoktur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Esat'a olan hırsı Suriye ile yapılacak işbirliğine engel olmamalıdır. Bir devlet adamı için ülkesini yararı ön planda gelir. Ülkesinin yararını kendi kapris ve hırsına kurban edenden devlet adamı olmaz.