“BEL İLE KABURGA KEMİKLERİ ARASINDAN”
Canan Murtezaoğlu
21 Ocak 2025 Salı 19:20
“Sağcılar ve Solcular” başlıklı önceki yazımızda; Kur’an meallerindeki sağcı-solcu ifadelerinin, dini siyasetlerine âlet edenler tarafından halkı Allah ile aldatmanın yollarından biri olarak kullanıldığını belirtmiştik. Mekkî surelerle ilgili vatandaş okumamızın on sekizincisindeyiz.
Kur’an’da kaldığımız yerden devam edelim.
İbn Abbas-Kurayb rivayet zincirine göre otuz dördüncü sure “Târık” tır. (Gece Yıldızı)
Surede geçen göksel kavram Ben’dir ve hitap Muhammed peygamberedir. Sure “göğe ve gece ortaya çıkana” yeminle başlar. Burada şunu belirtelim: Yemin’in önemi ve yararı sözün, Yaratıcı tanık tutularak kuvvetlendirilmesi ve yemin edilen şeye dikkat çekilmesidir. Göğe yeminin “cismanî ve ruhanî her yüksekliğe” (Elmalılı) işaret ettiği de düşünülmüştür.
Târık, “geceleyin gelen, şiddetlice vuran, kapı çalan” anlamlarındadır. Surede ise “gece ortaya çıkan, ışığıyla karanlığı delen yıldızdır.” İbn Abbas’tan nakledilen rivayete göre surenin iniş nedeni şöyledir:
“Hz. Peygamber’in, amcası Ebu Tâlib ile oturduğu bir sırada bir yıldız kaymasıyla ortalığı aydınlık kaplamış, Ebu Tâlib endişe ile ‘bu nedir,’ diye sormuş, Resulullah da ‘Allah’ın dikkat çekici işaretlerinden biri olan salıverilmiş bir yıldızdır’ cevabını vermiş, Ebu Tâlib’i şaşırtan bu olay üzerine Târık suresi nazil olmuştur.” (TDV İslam Ans. Târık suresi) Bu yıldızın, sabaha karşı doğan “sabah yıldızı” olabileceği ya da her parlak, yüksek yıldıza işaret edebileceği de rivayet edilmiştir.
Ardından, her insanın üzerinde her şeyi görüp gözeten bir denetleyici olduğu belirtilir. Elmalılı’ya göre her insan her an kontrol altındadır. Bu durumu daha önce, insanın yaptıklarını, söylediklerini kayıt altına alan, “sağında ve solunda oturmuş iki melek” ya da onu “gözetleyen bir melek” ifadelerini içeren Kaf suresi ayetlerinde de görmüştük. Devamında, Yaratan’ın, insanı yeniden yaratmaya gücü olduğu belirtilir.
İnsan, “atılan bir sudan” yaratılmıştır ve bunu ibretle düşünmelidir. Bu atılan suyun çıkış yeri meallerde farklı kelimelerle verilir ancak anlam benzerdir. Aktarılan rivayetlerdeki ifadeler, bu ayetin ağırlıklı olarak erkekleri işaret ettiği yönündedir ancak kullanılan kelimeler nedeniyle her iki cinse de işaret etmesi gerektiği düşünülmüştür. Elmalılı çevirisini, “O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.” şeklinde yapmış ve özgün metindeki “sulb” sözcüğünü, “sırttan kuyruk sokumuna kadar arka kemiğine denir ki omurga kemiği ve bel tâbir olunur.” şeklinde açıklamıştır. “Terâib” sözcüğünü de şöyle vermiştir: “İki meme ile boyun halkası kemiklerinin aralığına veya göğsün sağ tarafından dört ve sol tarafından dört kaburgalara veya iki el, iki ayak ve iki göze dahi denilir.”
Diğer örnekler şöyledir: Hüseyin Atay: “O, bel kemikleri ile eğe kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.” Diyanet: “Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.” Muhammed Esed: “(erkeğin) beli ile (kadının) leğen kemiği arasından çıkan.” Yabancıların yaptığı meallerde de benzer ifadeler vardır. Örneğin; Hristiyanlıktan İslam’a geçen, Kur’an’ı Arapçadan İngilizceye çeviren gazeteci-yazar ve dinî lider Mohammed Marmaduke Pickthall çevirisinde “loins” ve “ribs” sözcüklerini kullanmıştır. “Loins;” rahim, bel, nesil, “ribs” de kaburgalar anlamındadır. Hindistanlı müfessir ve düşünür Abdullah Yusuf Ali’nin çevirisi de omurga anlamındaki “backbone” ve kaburgalar anlamındaki “ribs” sözcüklerini içerir. Konuyla ilgili oluşan çeşitli rivayetlerden çıkan sonucu Elmalılı şöyle verir: “Erkeğin sulbünden ve kadının terâibinden yahut ikisinin de sulb ve terâibi arasından çıkan iki suyun toplamına işaret etmektedir.”
Bütün sırların ortaya çıkacağı gün yani hesap günü, insanın Yaratıcı’ya karşı kendini savunmak, sırlarının ortaya çıkmasını engellemek için “ne gücü ne de yardımcısı” olacaktır. Bu uyarıdan sonra, “dönüp duran göğe / döndürülüp duran göğe / dönüşlü göğe” ve “yarılacak yeryüzü” ne yemin edilir. Yeryüzünün yarılmasından kastedilen; topraktan bitkilerin çıkması ya da yeryüzündeki “yarıklar, arklar, hendekler, vadiler ve yolcuların çiğneyip iz yaptığı yollar gibi çatlaklardır.” (Elmalılı)
Gök ve yeryüzüne yapılan bu yeminle bağlantılı olarak, Kur’an’ın hak ve bâtılı ayıran kesin bir söz, “keskin bir hüküm” olduğu, eğlence ve şaka olmadığı hatırlatılır. Burada Kur’an kelime olarak geçmez, “o” zamiri kullanılır. Ardından “Ben” devreye girerek inkâr edenlerin tuzaklarına karşı kendisinin de tuzak kurduğunu belirtir ve Elçi’sinden toplumuna süre tanımasını ister. Bu süre tanıma için yapılan yorumlardan biri 13. yüzyılın ünlü tefsircisi İranlı Beyzavî’nindir ve “Onlardan intikam almaya uğraşma yahut helak edilmeleri için dua konusunda acele etme.” şeklindedir. 15. yüzyılda Mısırlı Celaleddin el-Mahallî tarafından başlanan, ölümü nedeniyle öğrencisi Celaleddin es-Süyûtî tarafından tamamlanan Celaleyn (iki Celal’in tefsiri) tefsirinde de şu yorum yapılmıştır: “Cenab-ı Hak ileride ‘Bedir’de onların cezasını verecektir.”
Bu durumda -yukarıdaki ayetin ifadesine göre- Ben’in tuzağı Bedir Savaşı mıdır?
Kişinin, din bilgini sıfatı da taşısa kesin ifadelerle yorum yapması ne kadar doğrudur?
Ayetlerin özgün metninden habersiz kitleler için bu yorumlar olumlu-olumsuz farklı algılara neden olmaz mı? Örneğin; efendi-şeyh-şıh-mele-dede-baba gibi isimlerle bilinenlerin bir duayla müridini vezir ya da rezil edebileceği inancı İslam toplumlarında ve özellikle de ülkemizde yaygındır. Bu ülkede bir terör örgütü, bağlılarını “şefkat tokadı” ile tehdit edip hizaya getirmedi mi? İnsanları gütmek için dini kullanarak atılan benzer adımların dayanakları, yüzyıllar içinde üst üste biriken ve ayetlerin özgün ifadesini âdeta örten yorumlar olabilir mi, diye sorabiliriz!
Allah kelimesinin geçmediği surede ibadetle ilgili herhangi bir konuya da değinilmez. Kutsal kabul edilen metinlerdeki Yaratan’la başlayan, elçisi eliyle sürdürülen ve oradan da kitleleri yönetme aracı yapılan hesaplaşma, meydan okuma yüzlerce yıldır sürmektedir.
Devam edecek…
Canan Murtezaoğlu
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2016 Özgür İstanbul
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.