ALARM
Emin Varol
07 Ocak 2024 Pazar 13:16
AKP'li Cumhurbaşkanı hükümet toplantısının ardından yapmış olduğu açıklamada "Hepimizin Türkiye gemisinde bulunduğumuzu batarsak hep beraber batacağımızı, kurtulursak hep beraber kurtulacağımızı, kurtulmak için halkın elinde bulunan altın ve dövizin Türk lirasına çevrilmesi gerektiğini, geminin su almakta olduğunu" söyledi. Ülke ekonomisinin kurtuluşunun halkın elindeki döviz ve altının Türk lirasına çevrilmesiyle mümkün olabileceği anlamını taşıyan bu ifade, en yetkili ağızdan ekonomik durumun vahametinin bir kanıtıdır. 20 yıldan bu yana ülkeyi yöneten AKP'li Cumhurbaşkanı ve AKP iktidarını ülkeyi getirdiği durum budur. Bu zaman zarfında toplanan vergiler, yapılan özelleştirmelerden elde edilen para, dış ve iç borcun toplamı dört trilyon doları bulmaktadır. Bu kadar gelire karşın üretime dönük bir kuruşluk yatırım yapmayan AKP iktidarı ülkeyi iflasın eşiğine getirmiştir. "İtibardan tasarruf olmaz" diyen kafanın savurganlığı bugünkü vahim sonucu doğurmuştur.
Bugünkü çöküntünün ana nedenlerinden biride AKP'li Cumhurbaşkanının dinci bir kafaya sahip olmasıdır. Faizin dince yasaklanmış olması AKP'li Cumhurbaşkanının faiz karşıtı olmasının nedenidir. "Ortada nass var, sana bana ne oluyor" diyerek konumunu belirlemiştir. Kamuoyuna karşı dinciliğini kamufle etmek için "faiz sebep enflasyon neticedir" diyerek iktisadi bilimlerde yeri olmayan bir kuralında mucidi olmuştur. Merkez Bankasının bağımsızlığını hiçe sayarak, verdiği direktifler doğrultusunda faizi düşürmesi enflasyonun patlaması sonucunu doğurmuştur. Ekonomistim deyip de ekonomiden habersiz olan bu zatın hatalarının bedelini, insanlar enflasyon canavarının altında ezilerek ödüyorlar. Yapılan gelir artışları enflasyonun çok gerisinde kaldığı için yoksulluk, görülmemiş düzeye çıktı.
Elektriğe, doğal gaza, suya ve telefona yapılan aşırı zamlar, dar gelirli vatandaşları faturaları ödeyemeyecek duruma getirdi. 6 milyon icraya düşmüş 2000 TL ve 2500 TL'lik elektrik, doğal gaz, su ve telefon faturası var. Bu temel harcamaları ödeyemeyecek durumda olanlar aileleri ile birlikte en az 20 milyon insan eder. Bu Türkiye nüfusunun yüzde yirmi beşi demektir. Bu ülkede sefaletin boyutlarının ne düzeyde olduğunun bir göstergesidir.
Şimdi hükümet aldığı bir kararla icraya düşmüş 2000 ve 2500 TL'lik faturaları ödeyecek. Bunun için 30 milyarlık bir ödeme yapılacak. Alacaklı olan kurumlar alacaklarından vazgeçecekler uğradıkları zararı vergiden düşerek zararlarını telafi etmiş olacaklar. Bu uygulama sosyal devlet olmanın gereğidir.
Ancak seçim atmosferine girmiş olduğumuz bu zamanda böyle bir uygulamanın seçim yatırımı olabileceğini gözden uzak tutmamak gerekir. Faturası ödenen dar gelirli yurttaş faturayı ödeyenlere oy vermeyi düşünebilir. Bu yurttaşın şunu düşünmesi gerekir. Ne oldu da faturalarını ödeyemeyecek duruma düştü? Bu soruya yanıt; bugün faturasını ödeyenler onu faturasını ödeyemeyecek duruma düşürenlerdir. Allah garip kulunu sevindireceği zaman eşeğini kaybettirirmiş, sonra semersiz buldururmuş. Önümüzdeki seçimlerde gemiyi deldiren kaptanın ve şürekasının değişmesi gerekiyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2016 Özgür İstanbul