10 yıl önce boşandığı eski eşinin Amerika’da lüks bir hayat yaşadığını, birlikteliklerinden olan çocuklarının ise kendi velayetinde olduğunu belirten H.Ç., aylık 1000 TL yoksulluk nafaka şartının kalkması için mahkemeye başvurdu.
Bursa 7. Aile Mahkemesi, davalı yararına hükmedilen aylık 1000 TL yoksulluk nafakasını kaldırırken, mahkeme harcı, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıdan alınmasına karar verdi. Davalı B.G. istinaf mahkemesine başvururken, İstinaf Mahkemesi ise yerel mahkemenin verdiği kararı hukuka uygun buldu.
“Lüks Hayatı Var''
H.Ç ve B.G. Bursa 3. Aile Mahkemesi kararıyla 2009 yılında anlaşmalı olarak boşanmıştı. Boşanma ile birlikte B.G.’ye aylık 1000 TL yoksulluk nafakası ödenmesi hükmedildi. H.Ç. 2016 yılında eski eşinin uzun yıllardır Amerika’da yaşadığını, lüks bir hayat sürdüğünü, yılda 2-3 kez yurtdışında tatil yaptığını, lüks araç kullandığını, banka hesaplarında parası olduğunu, kendisinin ise yeni evlilik yaptığını, eski eşinden olan müşterek çocuğun velayetinin kendisinde olduğunu, bu gerekçelerle yoksulluk nafakası şartlarının kalktığını ileri sürerek mahkemeye başvurdu.
Baba H.Ç., çocuklarının velayetinin boşandığı günden bu yana kendisinde olduğunu, eski eşinin çocukla ilgilenmediği gibi kendisiyle hiç görüşmediğini, çocuğun maddi manevi tüm ihtiyaçlarının kendisi tarafından karşılandığını, özel okul, özel ders, spor ve yan branş ücretleri, tatil, barınma, giyinme ve yeme gibi tüm ihtiyaçların kendisi tarafından eksiksiz karşılandığını belirtti. Yoksulluk nafakasının kaldırılması, aksi halde nafakanın aylık 100 TL’ye indirilmesini talep eden H.Ç.’yi mahkeme haklı buldu.
Davacı Avukatı Müge Yıldız Yaşar, mevcut şartların yanında, “kadınların istihdamı ve üretimini artırmak, erkek üzerine yüklenen yüklerin azaltılmasını sağlamak amacıyla nafakanın süreli olması” gerekçesiyle sunulan kanun teklifi ve Yargıtay 2. Hukuk dairesinin yeni açıklamalarını dayanak gösterdi. Davalı eşin 10 yıl önce belirlenen yoksulluk nafakasına ihtiyacı bulunmadığı, kanunda bulunan yoksulluk nafakası şartlarına uymadığı, verilen kararın örf, adet ve Medeni Kanun ile Borçlar Kanunu’nun tüm hükümlerine uyduğu, bununla birlikte toplum içinde kadınların istihdamı ve üretimini artırmak adına da uygulanması gerektiği belirtildi. Mahkeme; davalı kadının yılın belirli zamanlarında Amerika’da yaşadığı, maddi olarak ailesinin yüksek bir desteğini aldığı, davalının yaşı ve eğitim durumu dikkate alındığında çalışmayarak sadece yoksulluk nafakasına bağlı kalmasının hakkaniyete uygun düşmediği ve iyi niyetli davranmadığı gerekçesiyle yoksulluk nafakasının kaldırılmasına hükmetti.
Rabia Deniz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.