• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 14 °C

İz

Emin Varol

  emin_varolCumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin tek nedeni; seçimin Milletvekilleri tarafından yapılması durumunda ortaya çıkan güçlüklerin aşılmasıydı. Bunun için halk sandığa gitti. Fakat seçimden sonra, cumhurbaşkanlığına seçilen RTE bu seçimi, tek dereceli başkanlık seçimi şeklinde bir havaya sokarak, kendisinin milli iradeyi temsil ettiğini ve devlet başkanı olduğunu ortaya attı ve; “10 Ağustostan sonra, Türkiye’de yönetim sistemi değişmiştir. Sıra yeni yönetim sisteminin hukuksal alt yapısını hazırlamaya gelmiştir. Parlamenter sistem buz dolabına kaldırılmıştır” diyerek; ülkede sivil bir darbenin yapıldığını ve kendisinin, dolaylı olarak, devlet başkanı olduğunu ilan etti. Ülkede olanlara bakıldığı zaman, fiili olarak bir başkanlık sisteminin olduğunu, körler bile görür. 7 Haziran seçimlerinden sonra, yüzde 59 oy alan muhalefet kanadına hükümet kurma şansının verilmeyişi, milli iradenin yok sayılmasından başka ne ifade eder. Bu başkanlık sisteminde değil ancak bir diktatörlükte olur. 1 Kasım seçimlerinde yüzde 49 oy alan partinin Genel Başkanının görevden uzaklaştırılmasını demokrasinin ve milli iradenin neresine koyacağız. Artık demokratik parlamenter sistemin varlığından ve kuvvetler ayrılığından söz etmek, boş konuşmaktır. Demokratik parlamenter sistem buz dolabında, yasama, yürütme ve yargı tek elde toplanmıştır. Bu tek elde Cumhurbaşkanı RTE’dir. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ülkede olanlardan birinci derecede sorumlu olan Cumhurbaşkanıdır. İki yıldan bu yana ülke, fiili olarak, başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Geldiğimiz nokta; terörist itleriyle iç savaş boyutunda verilen bir mücadele, iflas etmiş bir dış politika, ne olduğu belirsiz bir darbe girişimi ve bunun neticesinde devre dışı bırakılan bir meclis. Ülke OHAL ile idare ediliyor. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti sadece Anayasada yazıyor. İsmi var cismi yok. FETÖ’ya yardım ve yataklık suçlamasıyla binlerce insan işinden ve aşından mahrum bırakılıyor. Aslında, Amerika’daki salyalıyı bu konuma getirenler iş başında. Devlet kadroları sadece salyalı taraftarlarından değil, AKP’ye muhalif olanlardan da temizleniyor. Parti devletine doğru süratli bir gidiş var. FETÖ bahane, temizlik şahane. Sayın Cumhurbaşkanı, Çin’deki G 20 toplantısından dönerken uçakta gazetecilere “At izi it izine karıştı” dedi. Tespit doğrudur. Fakat işin içinde birde bit izi var. Milletin kanı emerek semiren ve “Milletin a..na koyacağız” diyen bitler var. Bunlardan söz etmek nedense Cumhurbaşkanının işine gelmiyor. Çünkü, salyalıyı nasıl semirtip başına bela ettiyse, bu bitleri de semirtiyor. Bir gün bu bitlerde Cumhurbaşkanının başına bela olacaktır. Bugün altını oymakla meşguller. Ülkede at izi, it izi ve bit izi birbirine karışmış durumda. Sayın Cumhurbaşkanı bu karışımın birinci derecede sorumlusudur. Bu durumdan şikayetçi olarak, sorumluluktan kurtulmak olasılığı yoktur. Demokratik ülkelerde siyasi hataların bir bedeli vardır ve siyasetçi bu bedeli ödemek zorundadır. Sağlıklı bir yönetimi gerçekleştirmenin başka bir yolu da yoktur. Sorumluluğunun gereğini yapamayan siyasetçi çekilir ve milletin, gereğini yapan siyasetçiyi iş başına getirmesinin, önünü açar. 09.Eylül.2016 Çınarlı Emin Varol

Bu yazı toplam 619 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.