1 Kasımda İskoçya'nın Glasgow kentinde Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı başladı. Konferansa 120'ye yakın lider katılıyor ve Konferansı 30 bin katılımcı izliyor. Türkiye adına Konferansa katılacak olan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan "Talep ettiğimiz güvenlik standartları vardı. Ancak son anda bunların karşılanamayacağı söylendi. Daha sonra bizim geri çevrilen talebimizdeki standartların başka bir ülke için istisnai olarak sağlanabildiği öğrendik. Taleplerimiz yerine getirilmeyince bizde Glasgow'a gitmekten vazgeçtik" sözleriyle Konferansa niçin katılmadığını açıkladı.
Konferansa katılanların güvenliğini sağlamak ev sahibi ülkenin görevidir. Ek güvenlik talebinde bulunmak ev sahibi ülkeyi küçümsemek olur. Güvenlik talebinin ev sahibi tarafından kabul edilmeyişi talepte bulunan ülkeyi küçük düşürür. Her katılımcı için alınan güvenlik önlemleri ev sahibi ülkenin taktiridir. Erdoğan'ın talep ettiği güvenlik önlemlerinin, ABD Başkanı için alınan güvenlik önlemleri ile aynı olması, olduğu söyleniyor. Bu yapılanı Erdoğan "Bu sadece kendi güvenliğimizle ilgili değil, ülkemizin itibarıyla ilgili bir meseleydi" sözleriyle değerlendirdi. Yani Konferansa katılmamakla ülkenin itibarını kurtarmış olduk.
Dünyanın en önemli sorunu haline gelmiş olan "Küresel İklim Değişikliği" sorununa çözüm bulmak amacıyla yapılan bir konferansa katılmamak ülkenin itibarını kurtarmaz aksine, ülkenin itibarını büyük ölçüde sarsar. Hele böyle önemsiz nedenlerle bu tip davranışlarda bulunmak tam bir sorumsuzluktur. Bu davranışın dünya kamuoyunda yaratacağı algı, Türkiye'nin dünyayı ilgilendiren sorunların çözümüne kayıtsız kaldığı, olacaktır. Bu algı ülkenin yararına değil zararına olacaktır. Ülkenin itibarı bu tip sorumsuz davranışlarda bulunmakla artmaz. Konferansa katılıp "Küresel İklim Değişikliği" sorununa sağlıklı çözüm bulma önerilerini dünya kamuoyuna sunma ülkenin itibarını artırırdı.
Dünyanın karşılaştığı sorunların çözümüne katkı sağlamak, bu dünyada yaşayan herkesin sorumluluğudur. Hele devletler bu sorumluluktan kaçamazlar. Bu sorumluluktan kaçmak büyük bir sorumsuzluk olur. AKP'li Cumhurbaşkanı bu davranışıyla ülkenin itibarını korumuş değil tam bir sorumsuzluk sergilemiştir. Konferansa katılmama nedeni, sorunun çözümüne katkı sağlayacak bilgi ve birikime sahip olmamakta olabilir.
Bu davranış, diğer katılımcılara sorunları siz çözün, bizde sonuçtan yaralanalım demektir. Bu dünya kamuoyunda Türkiye'nin asalak bir ülke olduğu algısını oluşturur. Buda ülkenin saygınlığının ve güvenirliliğinin tahribatına yol açar. Saygınlığın ve güvenirliliğin yitirilmiş olması, dünyadaki diğer ülkelerle olan bütün ilişkilerimizi olumsuz etkiler. Bunun bedelini de millet ağır öder. Bu milleti bu duruma düşürmeğe hiç kimsenin hakkı yoktur. Gösterişle itibarın artacağını düşünen kafaları değiştirmenin zamanı gelmiştir.
02.Kasım.2021
Pendik
Emin Varol