Beyoğlu Belediyesi’nin valilik ve kaymakamlık marifetiyle Kasımpaşa’daki ek hizmet binasından çıkartılmak istenmesine tepki gösteren İmamoğlu, “Seçimden birkaç ay önce, 2-3 ay önce bitirdikleri bir kışlayı, devletin bir kurumunun bitirdiği bir kışlayı, -o zaman orası AK Partili bir belediye- diyor ki, ‘Sen şu kapıya belediyenin tabelasını as, buranın 1600 metresini sen kullan. Şu tarafa da kaymakamlığın tabelasını kaymakam, sen as. Burayı da kaymakamlık kullansın.’ Seçimde millet oy kullanıyor. Şimdi orada CHP’li bir belediye var. 15 gündür, gece-gündüz, ‘Bugün geleceğiz, yarın geleceğiz. Çıkın, terk edin… Yahu seçimden 2 ay önce tabela asmışsın! Bakın; bu bile bir iktidarın gitmesine sebeptir arkadaşlar. Buradan söylüyorum; siyasi ömrüm ne olur, makamım ne olur bilmem. Benzeri bir davranışı, benim partilim birisi yapsın, onun karşısına gidip dikilmeyen Ekrem İmamoğlu namerttir” dedi.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Tokat’ta sivil toplum kuruluşları üyeleri ve kanaat önderleri buluşmasında konuştu. CHP TBMM Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, Parti Meclisi üyeleri, milletvekilleri ve belediye başkanları ile birlikte Tokat’a gelen İmamoğlu, “Bugün burada bulunmamızın en temel nedeni; birbirimizi dinlemek, anlamak, sorunlara çözüm bulmak ve ortak aklı hep beraber ortaya koymak. İnsanlarımızın aklına, birikimine, deneyimine, tecrübesine, eğitimine hürmet eden bir yönetim anlayışı, bu ülkenin ve şehirlerin her sorunu çözer. Tek şartı var; milletin aklına, birikimine, deneyimine onların ürettiklerine saygı duymak ve onlarla birlikte çalışmak, birlikte üretmek. Başka bir yola, inanın ihtiyacı yok bu ülkenin. Çünkü ülkemizin kıymetli bir insan kaynağı, girişimcisi, eğitimcisi var” dedi.
“TÜRKİYE’DE SİSTEM SORUNU VAR”
Tüm bunlara karşılık Türkiye’de bir sistem sorunu olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Bu yönüyle buradayız ve sizlerin arasında, Tokat'ı hissetmeye geldik. Türkiye'nin her yerinde bu ve buna benzer buluşmaları yaparken, memleketin geleceğini iyi bir biçimde hazırlamanın gayretini, en iyi, en tutarlı ve en istikrarlı bir ortamda başarabilmenin adımlarını hep birlikte atıyoruz. İstanbul'da yaşayan Tokatlıların sayısının, neredeyse buradaki Tokatlılardan biraz daha fazla olma ihtimali var. Tokat burada olduğu kadar oradaysa, bu, bizi düşündürmesi gereken de bir durum açıkçası. Çünkü Tokat'ın var olan verileri, bu kadar güçlü nüfusa sahip bir şehrin verileri olmaması gerekiyor. Tokat’ın 600 binin üzerinde bir nüfusu var. Kadim tarihiyle beraber; bulunduğu konum, verimlilik, insan kabiliyeti kapasitesi üzerinden baktığınızda, Türkiye'deki parametrelerde eğer 50. sıra ve daha da gerilerinde duruyorsa, birçok konuda bu gerçekten üzücüdür, çarpıcıdır. Bunu düzeltmek de hep birlikte sorumluluğumuz. Ben, bu sorumluluğu alarak bu kürsüdeyim ve bu sorumluluğu alarak sizleri dinlemeye, sizlerin arasında olmaya geldim” şeklinde konuştu.
“TBB’NİN YENİ DÖNEMİ İÇİN ‘İMTİYAZ DEĞİL, ADALET; MENFAAT DEĞİL, HAKKANİYET’ DİYEREK YOLCULUĞUMUZU DEVAM ETTİRİYORUZ”
Tokat’ta, TBB ve İBB Başkanı sıfatlarıyla bulunduğunu aktaran İmamoğlu, “Biz; liyakatli, imtiyazsız, hakkaniyetli bir yoldan yürümeyi kendimize şiar edindik. Görev aldığımız her alanda da bu meseleyi, bu kavramları terk etmeden, asla bırakmadan, amasız, fakatsız bırakmadan… ‘Şöyle oldu da böyle oldu da…’ Asla! Bu kelimeler, kutsal. Bu kelimeler, bu sıfatlar, bunları yapmak, yerine getirmek milletimizi de huzurlu kılacak. Bunun da farkındayız. Onun için bu liyakatli, imtiyazsız ve hakkaniyetli bir yoldan yürüme meselesi, bizim en önemli şiarımız. Bu yüzden, tıpkı İBB’de olduğu gibi, TBB’nin yeni dönemi için de ‘imtiyaz değil, adalet; menfaat değil, hakkaniyet’ diyerek yolculuğumuzu, hepinizin huzuruna gelirken devam ettiriyoruz” ifadelerini kullandı. Toplantının başlığının “Daha iyi bir gelecek, yerelden gelecek” olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Yerelde güçlenemeyen, yerelde gücünü ortaya koyamayan, yerelde kuvvetli olamayan; yereldeki demokrasiden tutun iş birliğine, tarımdan eğitime, adaletten tutun birbiriyle olan komşuluk ve vatandaş duygusu ilişkisine, birliğe, beraberliğe… Yerelden bunu inşa ettiğimiz zaman, inanın o memleketin gücü çok daha büyük olacaktır, bu devleti, milleti güçlendirecektir. O zaman biz, daha emin bir biçimde geleceğimize bakar olacağız” dedi.
“TARIMDA ANLATACAK, HEMEN HEMEN HİÇBİR ŞEYİMİZ KALMADI”
Tokat’ı ve sorunlarını, diğer şehirlerin olduğu gibi bildiklerini kaydeden İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Şehirlerimizin karşı karşıya olduğu zorlukları, genel anlamda biliyoruz. Ama bunları değerli temsilcilerinden dinlemek ve çözüm yolları aramayı ve daha müreffeh bir toplum var etme yolculuğunu, tabii ki daha huzur içerisinde bir Türkiye'yi elde etmeyi hepimiz istiyoruz. Tam da bu yönüyle, birlikte çalışma ve birlikte konuşma arzusuyla şehirlerimizdeyiz. Özellikle ülkemizin her yerinde tencere kaynatmak, son derece zor hale gelmiştir. Bir zamanlar kendi kendine yeten bir ülke olmayı hep anlatırdık. Bununla gururlanırdık. Hep çocukluğumuzdan itibaren böyle yetiştik. Açıkçası şu anda ders kitaplarında bunun yerine ne yazıyor; merak bile etmiyorum, etmek istemiyorum. Çünkü tarımda anlatacak, hemen hemen hiçbir şeyimiz kalmadı böylesi cennet bir vatanda, böylesi bereketli toprakların olduğu bir ülkede. Bahsettiğim ekonomik buhrandan memleketin hak ettiği yerde olması gerektiğini düşündüğümüz şehirlerinin verileri, bugün tarımla ilgili kaybettiğimiz ivmeden şehirlerden büyük göç yaşayan insanlarımızın ekmek arayışını, farklı bir şehri bırakın, artık bu yurdu terk etmeye kadar taşıyan bir sürece evrilmesinin altında yatan bir tek gerçek var. O da bugün Türkiye'yi yöneten anlayışın bizi taşıdığı ortam.”
“TÜRKİYE'NİN HER İLİNE KOŞTUĞUMUZ GİBİ, TOKAT'TA DA OLDUK VE OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
“İBB olarak, göreve geldiğimiz günden itibaren, topluma dokunan, buradaki insanlarımızın talepleri ve ihtiyaçlarına dokunan her türlü adıma, her zaman açık olduk, olmaya devam edeceğiz. Her hususta, Türkiye'nin her iline koştuğumuz gibi, Tokat'ta da olduk ve olmaya devam edeceğiz. Ve bunu yaparken, inanın hiçbir zaman ayrımcılık hissi taşımadık. Bizimle iletişim kuran… Elimizi uzatıyoruz, elimiz havada kalıyor. Ama biz gene uzatıyoruz. Bundan hiç vazgeçmedik. Ya da bir yere gidiyoruz, makamları ziyaret ediyoruz. O makamdaki insanlar ya izinli ya raporlu oluyor. Şehirden dışarı gidiyorlar. Allah aşkına; ben bulunduğum kamu kurumunun sahibi değilim, siz bulunduğunuz kamu kurumunun sahibi değilsiniz. Hepimiz gelici, geçiciyiz. Hepimizin siyasi partileri ya da üyesi olduğumuz kurumlar, hizmet için aracımız. Hele hele devleti temsil eden, devletin yöneticisi olan hiç kimse bu tür ayrımı yapmaz, yapamaz. Çünkü biz, Türkiye Cumhuriyeti'nin evlatlarıyız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin güçlü olması için, yöneticileri hiç kimseyi birbirinden ayıramaz, ayırmamalı. Tek şartı var; hiç kimse.”
“BİZ, PARTİ DEVLETİ DEĞİLİZ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİYİZ”
“O bağlamda açık söyleyelim. Kime oy vermiş, hangi etnik köken… Bunlar bizim kabul edeceğimiz şeyler değil. ‘Şuna hizmet edeceğim, buna etmem.’ Asla etmeyiz. Bunu yapan kim varsa mutlaka takipçisi oluruz. Bakın; bunu yapan birisi benim de partimin de üyesi olamaz, benim de yol arkadaşım olamaz. Çok net. Bunu kabul edemeyiz. Bunu yaptığında itibar gören partiler olabilir. Bunu yaptığında, ne bileyim, işin başındaki liderlerin hoşuna da gidiyor olabilir. Ama biz, böyle bir ahlakı, terbiye taşımıyoruz. Biz, parti devleti değiliz. Biz, Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz. Bu kadar net. O bakımdan memleketin her yerini memleketim, bu memleketin her vatandaşını kardeşim hissettiğim duygudaşlıkta yürüyoruz. Siyasi beka arayışında olanların, gerçekten bu ortaklaşmaya taş koymak için ellerinden geleni yaptıklarını görüyorum ve hicap duyuyorum. Birilerinin koltuklarını kaybetmesin diye, yurttaşlarını neredeyse birbirine düşürmeyi bile göze alarak, sırf siyasi yolculuğunda yaranmak için attığı adımlar hicap veren, hepimizi utandıran adımlar. Açıkçası ben, bütün vatandaşlarımızın benim anlattığım bu duyguya itibar ettiğini ve saygı duyduğunu da biliyorum. Yani o yapılan işin güncel kazanımları verebildiğini biliyorum, ama onun dışında hiçbir şey kazandırmaz.”
“BU BİLE BİR İKTİDARIN GİTMESİNE SEBEPTİR”
“Bakın; çok basit bir örnek vereceğim sözlerimin sonuna geldiğim bu noktada. Bugün sabah itibariyle, Beyoğlu'nda, devletin valisi, valiliği, kaymakamı, kaymakamlığı Beyoğlu Belediyesi'ni binadan çıkarıyor. Hangi binadan çıkarıyor? Seçimden birkaç ay önce, 2-3 ay önce bitirdikleri bir kışlayı, devletin bir kurumunun bitirdiği bir kışlayı, -o zaman orası AK Partili bir belediye- diyor ki, ‘Sen şu kapıya belediyenin tabelasını as, buranın 1600 metresini sen kullan. Şu tarafa da kaymakamlığın tabelasını kaymakam, sen as. Burayı da kaymakamlık kullansın.’ Seçimlerin 2-3 ay öncesinde. Seçimde millet oy kullanıyor. Şimdi orada Cumhuriyet Halk Partili bir belediye var. 15 gündür, gece-gündüz, ‘Bugün geleceğiz, yarın geleceğiz. Çıkın, terk edin… Yahu seçimden 2 ay önce tabela asmışsın! Bakın; bu bile bir iktidarın gitmesine sebeptir arkadaşlar. Bu yapılır mı? Allah aşkına, soruyorum size; bu yapılır mı? Nedir yani? Ne? Amacınız ne? Yine orası Beyoğlu Belediyesi. Yazıyor; Türkiye Cumhuriyeti Beyoğlu Belediyesi. Öbür tarafa da yazıyor; Türkiye Cumhuriyeti Beyoğlu Kaymakamlığı. Vali de utansın, kaymakam da utansın. Bu talimatı verenler de utansın. Bu kadar net söylüyorum. Bu olmaz. Bu yapılmaz. Bu yapılmaz.”
“BİZ NEYLE UĞRAŞIYORUZ?”
“Biz neyle uğraşıyoruz? Onun bunun çocuklarının vakıflarına verilen yapılardan çıkartalım da millete kazandıralım diye uğraşıyoruz. Bunlar da milletin kurumundan alalım da bizim dediğimiz olsun diye uğraşıyorlar. Aradaki fark bu. Bu bakımdan, bu memleketin düzelmesi lazım. Bakın benzeri bir davranışı… Buradan söylüyorum; siyasi ömrüm ne olur, makamım ne olur bilmem. Benzeri bir davranışı, benim partilim birisi yapsın, onun karşısına gidip dikilmeyen Ekrem İmamoğlu namerttir. İster adı CHP'li olsun, ister başka bir şey. Bu memleketin, devleti malı arkadaşlar. Bakın; bu Tokat'ın evlatları, milletimizin bağımsızlık mücadelesinde çocuk yaşta şehit vermiş evlatların olduğu bir yerdeyiz. Hangimizin şehidi yok? Hangimizin gazisi yok? Bu memleketin evlatlarını birbirinden ayırabilir miyiz? Böyle bir şey olabilir mi? Parti, görüş veya etnik köken… Ayıptır, yazıktır, günahtır. O bakımdan ben, Türkiye'mizin en büyük potansiyelini engelleyen meselenin bu olduğunu görüyorum. Gerçekten bu memleketin liyakate, adalete çok ihtiyacı var. Liyakate, adalete ve gayrete çok ihtiyacı var. Tokat gibi güzide şehirlerimizde yapacağımız her çalışmanın, yerel kalkınmayı güçlendireceğini görüyorum. Türkiye'nin geneline daha adil ve daha eşit, daha yaşanabilir bir memleket geleceği var edebilmenin temellerini hazırlamak adına, Türkiye'yi geliştiren, büyüten çocuklarımıza, gençlerimize geleceğe umutla baktıkları bir zamanın tasarlanmasının altyapısını kurmak adına yaptığımız bu çalışmaların, mutlak başarıya ulaşacağını ve milletçe ayağa kalkacağımıza inanıyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.