Saltanatı kaldırıp egemenlik hakkını saraydan alıp millete vermek için yapılan komisyon toplantısında, saltanatla hilafetin ayrılmaz bir bütün olduğu kararı çıkma eğilimi belirince, toplantıyı takip eden Mustafa Kemal söz alarak;
“ Efendiler, egemenlik hiç kimsece hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik, güçle, erkle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk Ulusunun egemenliğine el koymuşlardır. Bu yolsuzluklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk Ulusu bu saldırganlara artık yeter, diyerek ve bunlara karşı ayaklanıp egemenliğini eylemli olarak kendi eline almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan Ulus’a egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız, sorunu değildir. Sorun, zaten olupbitti durumuna gelmiş bir gerçeği açıklamaktan başka bir şey değildir. Bu ne, olursa olsun, yapılacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur. Yoksa, gerçek yine yöntemine göre saptanacaktır; ama, belki bir takım kafalar kesilecektir” der.
Bu konuşmanın akabinde sorun çözüme bağlanır. Hilafet ve saltanat birbirinden ayrılarak,
1 Kasım 1922’de, saltanatın kaldırılmasına karar verilir. Türk Ulusunu çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmak için, egemenlik hakkının sarayda değil millette olması gerçeğinden hareketle, Mustafa Kemal saltanatın kaldırılmasında ısrarcı olmuştur. Egemenlik hakkının ulusta olması demokrasinin omurgasıdır.
Sorunlara çözüm üretmek, egemenlik hakkını kullanmaktır. Sorunlara en sağlıklı çözüm, ancak, ortak aklı kullanmakla bulunabilir. Ortak aklı kullanma olanağı da demokratik yönetimlerde gerçekleşebilir. Sorunların çözüm önerileri ne kadar çok olursa sağlıklı çözüm şansıda o kadar artar. Siyasi erk çözüm önerilerini, aklın ve bilimin ışığında, değerlendirerek en uygun olanını uygulamaya koyar. Önerilerin yapılabilmesi için, insanların fikirlerini ifade etme özgürlüğü güvence altında olmalıdır. Onun içindir ki fikri ifade etme özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır. Fikri ifade etme özgürlüğünün kısıtlanması, sorunların sağlıklı çözüme kavuşmasını engeller. Buda ülke kalkınmasını ortadan kaldırır. Egemenlik hakkının ulusta olması demokrasiyi doğurur. Demokraside gelişmiş toplum olmanın yolunu açar. Bütün gelişmiş toplumların önce demokrasiye geçmiş olmaları bir tesadüf değildir. Önce demokrasi sonra gelişme.
Egemenlik hakkının ulustan alınıp saraya verilmesi, demokrasinin son bulmasına, dolaysıyla gelişmenin önüne set çekilmesine neden olur. Muhalefetten gelen önerileri ret etmeyi iktidar olma gereği sanan bir anlayışla ne ortak akıl oluşur ve nede sorunlara çözüm bulunur. Bugün yaşamış olduğumuz sorunların kaynağı, egemenlik hakkının ulustan alınıp saraya verilmiş olmasıdır. Meclisin duvarında yazılı olan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi hayata geçirilmelidir.
24.Şubat.2025
Pendik
Emin Varol