• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 10 °C

Dalkavukluk

Emin Varol

Demokrasi halkın yönetimi demektir. Bu sadece seçimden seçime oy vererek yöneticileri belirlemek değildir. Seçilenlerle birlikte sorunların çözümüne katkı sağlamak ve birlikte yönetmektir. Ülkede olanları yakinen takip etmek ve olumsuz olayların tekrarlanmaması için "bana ne görev düşer" sorusunu kendine sorarak ve gereğini yapmaktır demokrasi. Seçimden seçime oy vererek yönetim kadrolarını belirlemek, sonrada yan gelip yatmak ve seçilenleri parmakla gösterip, yapsınlar demek kolaycılığını seçmek demokrasi değil sorumsuzluktur. Halk sorunların çözümüne katkı sağlamazsa seçilenler gökten zembille gelmiş olsa başarılı olamaz. Başarı birlikte yönetmekten geçer. Sokakları temiz tutmak için halk kendini sorumlu tutmazsa belediyelerin sokakları temizleme çok zor olur. Trafikte gördüğü hataları "adam sende bana ne" duyarsızlığı ile görmemezlikten gelirse trafik düzelmez. Halk vergisini kaçırırsa yatırımlar durur. Böyle binlerce örnek gösterilebilir. Siyasilerin hiçbiri halkın karşısına çıkıp "siz bana yardımcı olmazsanız ben hiçbir şey yapamam" demez, diyemez. Onların söyledikleri "oyunu bana ver gerisine karışma" dır. Bu davranış halkı aldatmak ve sorumsuzluğa alıştırmak sonucunu doğurur. Gelişmiş ülkelerin halkı ülkelerini, denizde yüzen bir sandala benzetir. Halk bu sandalın içindedir ve bu sandalın yüzmesi gerekir. Şayet sandal batacak olursa, halkta birlikte batacaktır. Onun için sandalın yüzmesi ve sandalın yüzmesi için herkesin görevini yapması gerekir. Bu anlayış halkın ülkeye sahip çıkma sonucunu doğurur. Ülkeyi yöneticilerle birlikte yönetme ortamı hazırlanır ve sorunlar halkın katkısıyla sağlıklı bir biçimde çözülür.

Siyasilerin oy kaygısıyla sergiledikleri halk dalkavukluğu, sorunlara çözüm getirmez. Çünkü bu dalkavukluk, sorunların çözümüne halkın katkı sağlamasının yolunu tıkar. Çözümsüzlüğün nedenlerini siyasilerde aramak, ülkede alışkanlık haline gelmiştir. Siyasiler eleştirilir, fakat kusur halktadır. Bu halk daha kaliteli siyasetçi çıkaramamaktadır. Kendisini aldatanı, rüşvet yiyeni, kamu malını çalanı, defalarca seçme garabetini gösteren bir milletiz. Halkı eleştirmemek halkçılık değil halk dalkavukluğudur. Halk dalkavukluğu gerçekleri gizleyen ve halkın sorunların çözümüne sağlayacağı katkıyı ortadan kaldıran bir musibettir. Dalkavukluk halka ihanettir. Kültür insanın yaşam tarzını belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Atasözleri de kültürün bir göstergesidir. " Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" sözü halkı duyarsızlığa yönlendirir. " Gemisini kurtaran kaptan", "Atı alan Üsküdar'ı geçti", "At binenin, kılıç kuşananın" gibi sözler bizim kültürümüzün bir ürünüdür. Böyle sorumsuz ve duyarsız bir anlayışla bezenmiş olanlardan, ülke sorunlarının çözümüne katkı sağlamalarını beklemek, ham hayalden başka bir şey değildir. Çağdışı tarikat ve cemaatleri oluşturan ve besleyen bu halktır. Bu kuruluşlar uygarlaşma yolunda en büyük engellerdir. Bunlar bilimin yerine hurafeyi ikame etmişlerdir. Kafasının içi hurafe çöplüğüne dönmüş olanlardan ne köy olur ne kasaba. Bu değerlendirmenin dışında kalan hatırı sayılır bir kesimi tenzih ederim. Ümit onlardır.

Bu yazı toplam 1529 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.