• BIST 9360.99
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 9 °C

Basın

Emin Varol

Otoriter yönetimlerin keyfi uygulamalarının yaratacağı olumsuzluklar önlemek için iktidar gücünün parçalanarak kullanılması gerekir. Devlet yasama, yürütme ve yargı organlarından oluşur. Bu organlar birbirini dengeleyerek ve denetleyerek görevlerini yerine getirir. Buna güçler ayrılığı denir. Bu demokratik yönetimin omurgasıdır. Ancak bu güçler ayrılığının demokratik işleyişin gereklerini tam olarak karşılamadığı, hatta bu güçlerin bütünleştiği görülmüştür. Nazizm ve faşizm yönetimlerinde olduğu gibi, devlet gücünün üç ayrı organ tarafından kullanılması, özgürlüklerin ve insan haklarının korunmasında yeterli olmadığı görülmüştür. Bundan dolayı iktidarı denetleyecek başka bir güce gerek duyulmuştur. Halkın görüşlerini iktidara ulaştırarak bu ihtiyacı gidermek demokratik açıdan uygun olacaktır. Ancak, temsili demokrasilerde, seçimden seçime halkın oyları ile yapılan denetimler devlet gücünün kötüye kullanılmasına engel olamamaktadır. Halkın görüşünü, güncel olarak, iktidar gücünü kullananlara yansıtacak bir organ olarak basın ortaya çıkmıştır. Basının kamu oyu oluşturmakta çok etkin bir rolü vardır ve bunun için iktidarı denetleme özelliğine sahiptir.  Yasama, yürütme ve yargı gücünün yanında basın dördüncü gücü oluşturur. Basını demokratik ülkelerde önemsenmesinin nedeni, insan hakları ilgili yaşanan sıkıntılar, insan onuru ile bağdaşmayan yönetim uygulamaları ve çekilen acıları dile getirmesidir. Ayrıca  demokratik, saydam, sorgulamaya açık hakça bir düzenin oluşmasında yapıcı bir etkisi vardır. Fakat basın anti demokratik uygulamaları meşrulaştıran ve kolaylaştıran bir işlevi de yerine getirebilmektedir. Basının kamu oyunu iktidarın istediği şekilde etkilemesi, iktidarın uşaklığını yapması ülkemizde çok sık rastlanan bir olgudur. Dolaysıyla basın kimin elinde olduğuna bağlı olarak bir yandan demokrasiye, özgürlüklere, kamu yararına işlevleri yerine getirmeye hizmet ederken diğer yandan iktidarın propaganda aracı olarak halkı yanıltma, aldatma ve gerçekleri örtme işlevi de görebilir. Basının dördüncü güç olarak gerçek görevini yerine getirebilmesi ancak basın özgürlüğüyle mümkündür. Son gelişmeler ülkemizde artık basın özgürlüğünün iktidarın hizmetinde olanlar için söz konusu olduğunu göstermektedir. Yandaş basın özgürdür, fakat gerçek basın için özgürlük söz konusu değildir. Devletin yargı gücü kullanılarak basını, sudan sebeplerle, susturulmaya çalışılmaktadır. Buda demokrasiyi ortadan kaldırmaktır. Bunun son örneği, Oda Tv Haber Müdürü Barış Terkoğlu'nun ve muhabir Hülya Kılınç'ın tutuklanmasıdır. Terkoğlu FETÖ çetesini deşifre ettiği için 9 yıl evvel yine tutuklanmış ve devlet hayatından 19 ayı çalmıştı. Bu seferde Metastaz kitabını yazıp devleti işgal eden tarikat ve cemaatlere dikkati çektiği için, Libya şehidi MİT görevlisinin ismini açıkladığı gerekçesiyle, tutuklandı. Halbuki bu isim daha önce Mecliste açıklanmış ve sır olmaktan çıkmıştı. Bu yetmedi birde Bilgi Teknolojiler İletişim Kurumu Oda Tv'ye erişimi engelledi. Teroğlu savunmasında "Gerekirse betona gömüleceğiz ama çeteye teslim olmayacağız" diyerek gerçek bir basın mensubu olduğunu kanıtladı. Bu ifade bana büyük vatan şairi Namık Kemal'in "Gömseler küreyi arza patlatırda çıkarız" dizesini hatırlattı. Azmin sembolü olan yiğitlere selamlar olsun.

 

                                                                                                                      05.Mart.2020    

                                                                                                                            Pendik

                                                                                                                      Emin Varol 

 

Bu yazı toplam 1653 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2016 Özgür İstanbul | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.