2001 yılında, El-Kaide terör örgütünü ortadan kaldırmak, Afganistan'a demokrasiyi getirmek amacıyla Afganistan'ı işgal eden ABD'nin siyaseti Afganistan'da çöktü. Afganistan'da olanlar ABD'nin çirkin yüzünü bir daha gözler önüne serdi. ABD ne kadar namert olduğunu bütün dünyaya kanıtladı. Afganistan'da, Ortaçağın bile gerisinde kalmış dinci bir yönetime karşı olanlar, ülkeye demokrasinin gelmesi için ABD'yle işbirliği yaptılar. Bunların davranışlarını işgalci güçlerle işbirliği yapıp ülkeye ihanet etiler şeklinde değerlendirmek yanlış olur. Amaçları demokratik, insan haklarına saygılı bir yönetime kavuşmaktı. Ancak, Afgan halkının demokrasiyi gerçekleştirip yaşatacak kültürel alt yapıya sahip olmayışı demokrasinin Afganistan'da gerçekleşmesini engellemiştir. Demokrasi bir ülkeye öyle tepeden inme olarak gelmez. Gelse de yaşamaz. Demokrasinin gerçekleşmesi ve yaşaması için bir alt yapının olması gerekir. Afgan halkı demokrasinin istemiş olduğu özveriye sahip değildi. Demokrasi uğruna yapılması gereken fedakarlıkları yapmadılar. Ortaçağ karanlıklarından kurtulmamış toplumlara demokrasiyi getirmeye çalışmak beyhudedir. Bunun bir örneğini de Irak'ta yaşadık.
20 yıl Afganistan'ı, payandası NATO ile birlikte, işgal altında tutan ABD geriye enkaz haline gelmiş bir Afganistan, yoksulluğun kucağında bir halk bırakarak terk etti. Kendi destekçilerini Taliban'ın insafına bırakarak Afganistan'ı terk eden ABD, dünya tarihine namertlik örneği yazdırdı. Tam anlamıyla vicdansız bir siyasetin örneğini verdi. Afgan halkının içine düştüğü durum vicdanı olan herkesin vicdanını ağır yaralamıştır.
Afganistan cehenneminden kaçamak için uçak kanatlarına tutunan zavallıların gökten yere çakılması insanlık tarihine kara bir leke olarak geçti. ABD'nin çekilmesiyle Afganistan'ın içine düştüğü kaos ortamı engellenebilirdi. ABD'nin Afganistan'ı Taliban'a teslim etmesi bir anlaşmayla sağlanabilirdi. Bu anlaşmayla Afgan halkının can ve mal güvenliği güvence altına alınır, can korkusuyla insanların paniğe kapılması önlenebilirdi. Bir çatışma ortamı yaratmadan Afganistan'ı Taliban'a bırakıp çıkmak varken bunun yapılmayışı ve Afgan halkını, en katı vicdanları bile sızlatacak duruma düşürülmesini, ne insanlık af eder nede tarih af eder. ABD bu kara lekeyi ebediyen taşıyacaktır. Kabil Hava Alanı ABD'nin kontrolündedir. Uçakların kanatlarına insanların takılmasını engellememişlerdir. Çünkü Afganlının ABD için bir değeri yoktur. İniş takımlarının boşluğunda ölümden kaçmağa çalışanın aslında gerçek ölüme gittiğini bile bilmediği ortadadır. Buna fırsat vermek insan vicdanına sığmaz. Hava alanının idaresinden sorumlu olan ABD'li askerlerin ne kadar vicdansız olduğunun somut bir kanıtıdır, göklerden yere çakılan Afganlılar.
Bu kadar güç üstünlüğüne rağmen ABD ve şürekasının Taliban'ı sindirememesinin bir izahı yoktur. Ancak, emperyalist ülkeler İslam dünyasını sömürge haline getirebilmek için, bu ülkelerde İslami bir düzenin kurulmasını gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Siyasi İslam'ın egemenliği İslam dünyasını sömürgeleştirecektir. Bu amaca hizmet için Afganistan'a siyasi İslam'ın egemen olması gerekirdi. Afganistan Taliban'a bunun için teslim edilmiştir.
18.Ağustos.2021
Çınarlı
Emin Varol